Vücudumuz hastalanıyor da saçlarımız hastalanmıyor mu ? Tabi ki saçlarımız da canlı ve onların da hastalanması söz konusu.
Saçlı deride kaşıntı, kepeklenme, yara, saç dökülmesi ve seyrekleşmeden şikayet ediyorsanız sizin de saçlarınız hasta olabilir.Kaşıntı aslında başlıca saç sorunudur.Kaşıntıya neden olan bazı faktörler;
Bitlenme,
Saç ekzemaları ve diabetes mellitus yani şeker hastalığıdır.
Kepeklenmeye sebep olan hastalıklar ise;
Saç ekzaması,
Sedef hastalıkları,
Sinirsel ekzama ve mantar hastalığıdır.
Tedavi gerektirmeden önce bu hastalıklardan korunmak gerekir.En iyi korunma yolu temizlik ve hijyen kurallarına uymaktır.Hijyen kurallarına uymanız bu hastalıkları geçirme ihtimalinizi en aza indirgeyecektir.
Yine saç dökülmesi ve seyrekleşmesi de önemli bir saç sağlığı sorunudur.Yaygın saç dökülmesine neden olan hastalıklar ;
Ateşli hastalıklar,
Demir-protein-çinko eksikliği,
Tiroid hastalıkları (tiroid bezinin az veya çok çalışması durumlarında),
Gebelik,
Şeker hastalıkları,
Karaciğer ve böbrek hastalıkları,
Anemi,
Zayıflama için aşırı diyet yapma,
Kanser hastalıklarının seyrinde bazı ilaçlar ve kimyasal madde kullanımı,
Merkezi sinir sistem hastalıkları ve stres yer alır.
Bunların dışında bir de kadınlarda görülen, erkeklerdeki olağan kelliğe benzer (androgenetik alopesi) mevcuttur. Bu duruma en çok over kistleri, hormonal bozukluklar ve andrenal tümörler sebep olabilirler. Bu nedenlerden dolayı androgenetik tip alopesi çok iyi araştırılmalı ve tetkikleri yapılmalıdır.
Bölgesel saç dökülmesi de önemli bir saç sağlığı sorunudur. En sık rastlanan bölgesel saç dökülmesine örnek olarak mantar hastalıkları, saç kıran, bazı kozmetiklerin fazla kullanılması ve sürekli bir bölgeden saç koparılması sayılabilir.
Saç kıran hastalığına dikkat !
Saç kıran, 1-2 cm. çapında yuvarlak bir alanda ani saç dökülmesidir. Bu tür saç dökülmesi bir bölgede olabildiği gibi birkaç değişik yerde, örneğin sakal, saç, kaş ve kirpiklerde de olabilir. Saçkıranların asıl sebebi strestir. Fakat bazı otoimmun ve cilt hastalarında da görülebilir. Mantar hastalığı ise özellikle buluğ çağından evvelki çocuklarda ortaya çıkar. Burada kırık saçlar içeren kepekli alanlar, kıl diplerinde kepek ve mantar birikimi üzerine iltihap bulunan ve kılların kolay çekildiği inflamatuar nodüler biçimde karşımıza çıkar. Bu hastaların dışında, bir de saçlı deride kıl, folliküllerinde tahribat yaparak dönüşümü olmayan saç dökülmesi oluştururlar. Bunlar en çok doğumsal olurlar fakat enfeksiyon, fiziksel, tümöral ve diğer nedenlere de bağlı olabilirler
DEREOTU
İnsan sağlığına fazlasıyla faydalı olan dereotu, metabolizmayı hızlandırarak ödem atmamızı kolaylaştırır.
Dereotu, kilo kaybını hızlandıran ve bu dönemde kullanılması sıklıkla önerilen bir bitkidir.
Dereotu,maydanozgiller ailesinden ve koyu yeşil ipliksi yaprakları olan kokulu bir bitkidir. Nemli toprakları sever ve çoğunlukla sonbaharda toplanır. Tat ve aroma vermesi için salata veyemeklerde kullanılır.Özellikle Türk mutfağında önemli bir yeri olan tarhana çorbası ve cacık bu yemeklerin başında gelir.
Dereotu ayrıca sağlığa da oldukça yararlı bir bitkidir;sindirimi kolaylaştırır, ağız kokusunu giderir, uykuyu düzenler,sinir zafiyetini giderir. Aynı zamanda çocuklarda oluşan kolik ağrılarına iyi gelir ve anne sütünü çoğaltır. Ancak hamilelik döneminde kullanılmaması gerekir,aybaşı kanamalarını artırdığı gibi gebelerde düşüğe neden olabilir.
Tüm bu faydaların yanında dereotunun önemli bir diğer özelliği de kilo verme süreci ve tiroid hormonları üzerindeki olumlu etkisidir.Dereotu tiroidnodüllerinin ufalmasını sağlar, ayrıca tiroid üzerindeki dengeleyici etkisi ilehipotiroid(tiroidin yavaş çalışması) veya hipertiroid (tiroidin hızlı çalışması) üzerinde olumlu etki gösterir.Kilo durumu tiroid ile bağlantılı olabildiğinden, tüm bunlara bağlı olarak dereotu kilo kontrolünde de oldukça etkilidir. Aynı zamanda ödem sökücü özelliğiyle vücuttaki fazla suyun atılmasını da sağlar.Antiseptik özelliği ile ishalintedavisine yardımcı olur, kalsiyum yönünden oldukça zengindir ve kansere karşı koruyucu etkisi vardır.
Anne sütü ile beslenene bebeklerde dışkılama sayısı günde 10 defa ya da haftada 1 kez olabilir. Suni mama ile beslenen bebeklerde ise kaka sayısı günde 1–4 arasıdır. Daha büyük çocuklar günde 1–3 arası ya da iki günde 1 kaka yapabilirler. Kakanın verilen bu sayılardan daha nadir ve katı olarak yapılması durumunda kabızlıktan bahsedilir.
Nedenler
Oyun, okul vb. nedenlerle tuvalet ihtiyacını erteleyen çocuklarda, az hareket eden felçli çocuklarda kabızlık görülebilir.
Bağırsakların bir bölümünde sinir yapısı yoksa ki bu hastalık Hirschsprung diye adlandırılır, bu bölüm barsak hareketlerine eşlik etmez ve daralır ve kabızlığa neden olur. Ameliyat gerektiren bir durumdur.
Guatr bezinin az çalıştığı ve vücudun su-elektrolit dengesinin bozulduğu durumlarda kabızlık görülür.
Çocuk az su içiyor ve posa bırakıcı besinleri az miktarda alıyorsa, kabızlık ortaya çıkar.
Sık kabızlık çeken çocuklarda makat etrafında zorlanmaya bağlı yırtıklar oluşur ve ıkınma esnasında makat çok ağrılı olduğundan çocuk kaka yapmak istemez. Ikınma ile bu yırtıklar kanayabilir. Böylece var olan kabızlık daha da artar.
Dışkı üzerinde veya tuvalet kâğıdına bulaşmış açık kırmızı renkte kan görülmesi ile anlaşılır. Üstüne mikrop eklenmesi ile enfekte olabilir. Kabızlığın ortadan kaldırılmasına çalışılmalıdır. Ağrı giderici krem ya da dezenfekte edici oturma banyoları ile tedavi edilebilir.
Çocuğun bol su içmesi ve posa çıkarıcı besinler (meyve, sebze)alması gerekir. Ancak doktor gerekli görürse ilaç kullanılmalıdır.
Çocuğun günün hangi saatinde kaka yaptığına dikkat edilmeli ve her gün aynı saatte yemekten sonra tuvalette 10 dakika kakasını yapmasını bekleyerek çocuğa bu konuda alışkanlık kazandırılmalıdır.
Kabızlıkta beslenme ilkeleri
Bol posalı ve kepekli besinler yenmeli,
Bol su içilmeli,
Erik, armut, kayısı gibi meyveler çiğ ya da hoşaf yapılarak yemekle birlikte yenmeli,
Açık ve limonlu çay içilmeli.
Kabızlığa iyi gelen şifalı bitkiler
BADEMYAĞI:
Küçük çocukların kabızlığında 1 çay kaşığı verilirse iyi gelir.
BAL:
kabızlığa iyi gelir.
ELMA ÇAYI:
İdrar söktürücüdür ve Kabızlığı giderir.
IHLAMUR:
Kabızlığı ve barsak spazmını(kolik) giderir.
Uzmanlar, Parkinson tedavisinde hastalarına mutlaka semiz otu salatası yemelerini öneriyor. Zihin yorgunluğu, sinirlilik ve uykusuzluğa iyi gelir. Kanı temizleyici özelliği vardır.
-İÇTİĞİNİZ ÇAYIN POŞETİNİ ATMAYIN, GÜBRE OLARAK KULLANIN…
Çayların sıcacık ve keyifli dünyasını kim sevmez ki? Hele o çaylar bize şifa veriyor ve enerji katıyorsa… Bir de çevreye geri dönüşümü varsa oh ne ala…Sonnentor bitki çaylarının poşetleri içildikten sonra “organik gübre” veya “doğal gübre” olarak kullanılabiliyor Bahçeniz varsa bahçenize, yoksa sevdiğiniz çiçeklerin dibine içtiğiniz çayları “poşetleri ile birlikte” gömebilirsiniz. Aynı şekilde çayların kutuları da doğal gübre niteliğinde üretiliyor.
- See more at: http://www.endogalindan.com/organk-aylarin-fali-dnyasi-ve-faydalari/#sthash.eq492u3p.dpuf
%100 DOĞAL ELMA SİRKESİNİ SOFRANIZDAN VE MİDENİZDEN EKSİK ETMEYİN!
Sirke, salatalarımıza verdiği lezzet kadar, sağlığımızdaki sayısız faydaları ile çok önemli bir madde. Bu doğal içecek, sindirim bozukluklarından kilo kontrolüne, obezite tedavisinden kalp damar sağlığına, eklemlerinizdeki ağrılardan metabolizmanızın hızına kadar şifa niteliğinde sonuçlar veriyor. Sabahları ılık suya az miktarda koyacağınız elma sirkesi ile güne sağlıklı bir metabolizma ile başlamak mümkün…
Doğal elma sirkesinin iyileştirici özellikleri
- Yağ yakımını hızlandırır, bedenin arınmasını hızlandırır ve bütün bunları genel sağlığı destekleyerek yapar. Sodyumun etkisini yansızlaştırarak, yüksek tansiyondan korur.
- Aşırıya kaçmadan dengeli biçimde istediğinizi yiyerek doğal zayıflama ve kilo kontrolünü sağlamada yardımcıdır.
- Kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı, kalp damar hastalığı, kabızlık, stres, yorgunluk, uykusuzluğa da yarar sağladığı gibi şişmanlık, obezite çözümünde de yardımcı olabilir.
- Besinlerin verimli kullanımı, metabolizmanın sağlıklı işleyişini, vücudun asit alkali dengesini korumasını sağlar. Örneğin kalsiyumun daha verimli kullanımını sağlayıp, bir yandan kemiklerin yeniden gerekli kalsiyumu almasını desteklerken, bir yandan da eklemlerdeki kalsiyum birikimini kırar. Uzun süreli kullanım eklem ve kemiklerdeki sertlik ve sıkıntılara son verir.
Damarlar, karaciğer, böbrekler olmak üzere vücuda detok yapar, yağlı-mukus kalıntıları parçalar. İdrar yolları enfeksiyonlarında, sindirim bozukluklarında, kramplarda saçta kepekte, uyku bozukluklarında, kulak çınlamasında da kullanılır.
- Soğuk algınlıklarında, boğaz enfeksiyonlarında, bronşitte içilebilir ya da buhusu yapılır.
SAĞLIKLI ŞİFA COMDAN ALINTIDIR
Metabolizma Hızlandıran Diyet Çayı
malzemeler Metabolizma Hızlandıran Diyet Çayı
Kaynatmak için
2 tane elma
2 tatlı kaşığı karanfil
2 tatlı kaşığı tarçın yada 2 adet kabuk tarçın
Kaynadıktan sonra içerisine ilave edeceklerimiz.
1 yemek kaşığı yeşil çay
1 tatlı kaşığı biberiye
1 tatlı kaşığı nane
Metabolizmayı hızlandırmak hemde diyet yapmak her bayanın istediği bir şeydir. Ve hazırlayacağımız bu çayla birlikte metabolizmanın hızlandırmasını sağlayarak yağları yakabilir ve yapacağımız diyete katkı sağlayabiliriz. Bunun için öncelikle 2 adet elma, 2 tatlı kaşığı karanfil ve iki tatlı kaşığı yada 2 çubuk tarçını sekiz bardak su ilave ederek güzelce kaynatalım.
Kaynatmış olduğumuz bu su içeresine bir yemek kaşığı yeşil çay, bir tatlı kaşığı biberiye ve bir tatlı kaşığı naneyi ekleyerek yaklaşık olarak beş dakika kadar bekletelim ve demlenmesini sağlayalım. Oldukça yararını göreceğiniz metabolizma çayını cam bir şişe içerisinde sıcak yada soğuk olarak günde üç çay bardağı kadar tüketebilirsiniz.
Soğanın Müthiş Etkileri
Her doğrayışınızda gözlerinizi yaşartan soğanın sağlığa faydaları saymakla bitmez. İşte soğanın muhtemelen bilmediğiniz faydaları…
Yeni kesilmiş soğanı arının soktuğu yere sürdüğünüzde ağrıyı alır ve şişmesini önler.
Hong Kong Üniversitesi’nden uzmanlara göre özellikle kırmızı soğan kötü kolesterolü düşürür. Bir adet çiğ soğanın yarısını her gün tüketen kişilerin iyi kolesterolünün %30 oranında artacağı söylenmektedir.
Soğanın içerisinde kanser, kalp rahatsızlıkları ve hatta Alzheimer’a iyi geldiği söylenen antioksidanlar bulunur.
Roma imparatoru Nero ve ABD başkanı George Washington’ın soğuk algınlığına karşı soğan tükettiği bilinmektedir.
Soğanın içerisinde bulunan yağın insulin gibi etki gösterdiği ve kan şekeri seviyesini düşürdüğü bilinmektedir.
Aynı orandaki soğan suyu ve elma sirkesi karıştırılarak oluşan tonik günde 2 defa cilde sürüldüğünde koyu renkli bölgelere iyi geldiği söylenmektedir. Bu ikili ciltteki pH dengesini sağlayarak renk farklılığına karşı etkilidir.
Soğanın içerisinde bronşit, diyabet, astım ve saman nezlesine iyi geldiği söylenen flavanoidler bulunur.
Soğanın düzenli kullanımının prostat kanseri riskini azalttığı söylenmektedir. Aynı etkinin mide ve göğüs kanseri için de geçerli olabileceği dile getiriliyor.
Besin Tüketimi ve bunların sindirilmesi sırasında vücutta gaz oluşmaması neredeyse imkansızdır. Vücutta oluşan bu gazların bazen dayanılmaz sancılara neden olduğu da bir gerçek. Üstelik toplum içerisinde bizleri zor durumda bırakttığı da ayrı gerçek. Bu makalemizde gaz giderici şifalı bitkilerle hazırlanmış Gaz Giderici Bitkisel çay tarifi vermek istiyoruz.
Gaz Giderici Çay İçin Gerekli Malzemeler
*2.5 bardak temiz su,
*1 tatlı kaşığı anason,
*1 tatlı kaşığı rezene,
*1 tatlı kaşığı kimyon tohumu,
*1 tatlı kaşığı dereotu,
Gaz Giderici Çay,Gaz Giderici Bitkisel Çay
2.5 bardak kaynayan suya malzemeleri ekleyin. 1-2 dakika kadar fokurdasın, 4-5 dakika demlensin. Süzüp aşırı sıcaklığı geçtikten sonra için. Özellikle bakliyat veya çiğ gıdalar yedikten sonra, çayı içerseniz gaz yapıcı etki azalır. Bu miktar her yemekten sonra birer çay fincanı içeceğinizi düşünerek verilmiştir.
Etiketler: Gaz Giderici,Gaz Giderici Çay,Gaz Giderici Bitkisel Çay,Gaz Giderici Bitkiler,Gaz Giderici Bitki Çayı,Gaz Giderici Şifalı Bitkiler,Gaz Giderici Şifalı Otlar
Susam yağı, özellikle kuru ciltler için, mükemmel bir cilt bakım ürünüdür. Aynı zamanda sağlık açısından da faydalar dağlayan susam yağı, hem dahili, hem de harici olarak kullanılabilen bir yağdır. Ayrıca yemeklere de katılarak kullanılabilir.
Susam yağının en büyük özelliği vitaminler, mineraller, antioksidanlar ve lesitin açısından çok zengin olması... Özellikle E, A ve B kompleks vitaminleri içerir. Mineral olarak demir ve kalsiyumca zengindir. Sesamol, besamolin ve sesamin antioksidanları da yer alır. İçerdiği Omega 9 oranı ve antioksidanlar nedeniyle ısıya, tere ve ışığa karşı dayanıklıdır.
FAYDALARI;
* Müshil etkisi vardır. Bağırsakları yumuşatır.
* Şeker hastalığına faydalıdır.
* Yaralarda iyileştirici özelliği vardır.
* Romatizma ve selülitlerde faydalıdır.
* Her cilt tipine uygundur.
* Muhtelif cilt sorunlarında faydalıdır.
* Cilde sürülmesinden sonra güneş ışığı altında uzun süre bozulmadan kalabilir. İçindeki doğal lesitin ve antioksidan maddeler yağın derinlere kadar emilmesini sağlar. Böylece cildin yaşlanmasını engellenir.
* Mantar enfeksiyonlarını da engeller.
* Kaş, kirpik ve saçları gürleştirici etkisi vardır.
* Saç kırıklarını engeller.
* Tırnak için de etkilidir.
* Doğrudan saç diplerine ve tırnaklara tatbik edilebilir. Saçlar bu yolla güçlenir ve beslenir. Özellikle kepekli ve mantar enfeksiyonlu saçlara çok iyi gelir. İçindeki kalsiyum dolayısıyla, vitamin eksikliği olan ve kırılan tırnakların dostudur.
KULLANIM ŞEKLİ:
Nemlendirici olarak banyo sonrasında vücuda masaj yapılarak uygulanır. Saç bakımında badem, fındık ve çam terebentin yağları ile birlikte kullanılabilir.
Dahili ve harici olmak üzere iki şeklide kullanılan susam yağının dahili kullanımı için;
Dahilen doktorunuza danıştıktan sonra, aç karnına günde bir çay kaşığı içilmesi tavsiye edilir.Dışardan kullanım için ise ; cilt ve saça masaj şeklinde uygulamak uygundur.
UYARILAR:
Dahili olarak 10 yaşından küçük çocuklarda kullanılmamalıdır. Banyo sırasındaki kullanımlarda banyo zemini kayganlaştırıcı özelliğine dikkat edilmelidir.
Kaynak: lezzetvadisi.com
Susam yağı mantarlara karşı etkilidir.
Saç, tırnak, kaş, kirpik güçlendiricidir, varsa kırıkları iyileştirici etkisi bulunmaktadır Bunun için masaj şeklinde uygulanmalıdır.
Cildi besler, masaj yağı olarak da kullanılabilir.
Banyo sonrası her cilt tipi için sürülebilir.
Güneşe karşı çok güçlü koruyucu etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle pek çok güneş yağının da içeriğinde bulunmaktadır.
İdrar sökücü ve gaz giderici özellikleri bulunmaktadır.
Yapısında bulunan lesitinden dolayı beyin ve sinir hücreleri için yararlıdır.
Bu kadar yararının yanı sıra susam yağı endüstride de kullanılmaktadır.
Özellikle lüks kaliteli sabunlarda, kremlerde, losyon ve şampuanlarda, fırıncılık ürünlerinde, ezilmiş halde tahin ve helvada ve yağının elde edilmesi amacıyla kullanılmaktadır.
Havuç ‘un faydaları
Kış aylarında bol miktarda bulunan havuç ve havuç suyu sağlıklı beslenme konusunca çok büyük önemi vardır. Vitamin ve mineral bakımından zengin olan havuç kış aylarında vücudumuzun günlük gereksinimini karşılar ve vücudumuza birçok yönden fayda sağlar. Bolca A vitamini barından ve B, C, D, E vitamini bakımından zengin olan havuç, kan yapar, vücudumuzu kuvvetlendirir, ishali keser, pekliği giderir, mide ve bağırsak rahatsızlıkların önlenmesinde vazgeçilmez bir bitkidir.
Bol A vitamini içerdiğinden göz sağlığı açısından büyük önemi vardır ve karaciğer hücrelerini kuvvetlendirmede, olası bir durumda karaciğer hücrelerinin kendi kendini tamir etme konusunda, yorgunluk maddelerini ve zehirli atıkların atılmasında çok büyük önemi vardır. Uzmanlar kalp rahatsızlıklarına ve damar sertliğine iyi geldiğini, akciğer kanserine yakalanma riskini azalttığını söylüyorlar.
Düzenli havuç yiyen bireylerde prostat, kalın bağırsak, mesane, rahim ağzı ve yemek borusu kanserine yakalanma riskini büyük oranda azalttığı uzmanlarca söyleniyor. Ayrıca yaralanmalara, iltihaplanmalara iyi geliyor. Havuç bağırsak dostu bir bitkidir ve vücut sağlığımız için sık tüketilmelidir. Ayrıca havuç suyunun da birçok faydası vardır.
Havuç suyu, mide rahatsızlıklarından olan ülser ve reflüye iyi gelir. Havuç suyu kan yapıcı özelliği bakımından çok önemlidir ve günde 1–2 çay bardağı havuç suyu içilmedir. Kurutulmuş tohumlarından kaynatılarak yapılan çay bireyin iştahını açar ve anne sütünü artırmada büyük rolü vardır.
Havucu rendelemeden ve kabuğunu soymadan tüketmeliyiz, aksi takdirde besin değerini düşürebiliriz. Uzmanlar hamile kadınların şiddetle havuç tüketmesini tavsiye etmektedir. Hamilelik sırasında birçok rahatsızlığı önlemekle beraber kadınlarda menopoz sonrası göğüs kanserini büyük ölçüde önlemektedir. Ergenlik dönemlerinde çıkan sivilcelere iyi gelir ve rendelenerek limon suyu ile birlikte sivilce olan bölgeye uygulanmalıdır.
Havucun vücudumuza yararı saymakla bitmez. Havuç mide rahatsızlıklarına iyi geldiği gibi besinlerin sindirilmesinde, gaz söktürmede, cinsel gücü artırmada, aybaşı olayını kolaylaştırmakta rolü büyüktür. Ayrıca havuç böbreklere iyi gelir ve idrarımızı artırır.
Havucun Faydaları Nelerdir?
Vitamin ve mineral bakımdan zengindir.
Kan yapıcıdır.
Vücut bağışıklık yapısını kuvvetlendirir.
İshali keser.
Mide ve bağırsak rahatsızlıklarını engeller.
Karaciğer hücrelerini yeniler.
Damar sertliğine iyi gelir.
prostat, kalın bağırsak, mesane, rahim ağzı ve yemek borusu kanserini engelle

Kanser düşmanı SALATALIK!
İngiltere'de yapılan bir araştırma, içeriğinde antioksidan bulunan salatalığın kanser hücrelerini etkisiz hale getirdiğini ortaya çıkarttı.
Antioksidan niteliğine sahip olan bu sebze, içeriğindeki B vitamini sayesinde kan damarlarını da açıyor. Özellikle kadınların meme kanserine karşı günde 1 adet salatalık tüketmesini öneren uzmanlar, bu sebzenin vücuttaki su dengesini de kontrol ettiğini belirtti...
Tarçınlı Balın 15 Mucizevi Etkisi
Tarçınlı bal tek kelime ile mucizevi doğal bir ilaç. Kanserden kilo vermeye, kalp hastalıklarından kolesterole, soğuk algınlığından cilt enfeksiyonlarına kadar iyileştiremediği hastalık yok gibi…
tarcinli-bal
Hindistan’da bir geleneksel tıbbi tedavi yöntemi ile balın yanık tedavisindeki etkisin kıyaslandığını ve 1 haftanın sonunda balla tedavi edilen yanıkların %91, diğer yöntemle tedavi edilenlerin %7 oranlarında enfeksiyon riskinden korunduğunu biliyor muydunuz?
Bir başka araştırmada ise sezaryen ve histerektomiden sonra yaraların iyileşmesine balın etkisi gözlendi. Standart çözüm olan iyot ve alkole kıyasla bal tedavisi hastaların daha kısa sürede enfeksiyondan kurtulmasını ve daha kısa süre hastanede kalmasını sağladı.
Bal, bozulmayan ya da küflenmeyen tek yiyecek. Halk ağzıyla şekerlendiği ifade edilir. Ancak bal aslında soğuk ve karanlık yerde bekletilirse yalnızca kristalleşir. Ağzını gevşetip ılık suda bekletirseniz kendiliğinden erir.
Tarçın ve Bal Mucizesi
İlaç firmaları bu bilgilerin yayılmasından hoşlanmayacak, çünkü tarçınlı bal düzenli kullanıldığında pek çok ilaçtan daha sağlıklı ve daha etkili bir ilaç.
Bal ve Tarçınla İlgili Gerçekler
Bal ve tarçın karışımının pek çok hastalığı iyileştirdiği biliniyor. Bir yan etkisinin olmaması da cabası. Şekerli olmasına rağmen doğru miktarda alındığında diyabet hastalarına dahi zarar vermiyor. Batılı bilim insanlarının araştırmalarına göre:
Kalp Hastalıkları: Bal ile toz tarçını karıştırın ve kahvaltıda kızarmış ekmekle yiyin. Kolesterolü düşürür ve muhtemelen kalp krizini önler. Tarçınlı balın düzenli olarak tüketilmesi kalp vuruşlarını güçlendirir. Yaşlandıkça atar damarlar ve toplar damarlar esnekliklerini kaybediyor ve tıkanıyor. Tarçınlı bal ise damarları yeniden canlandırıyor.
Arterit: Arterit hastalar bir fincan sıcak suya iki yemekkaşığı bal ve bir çay kaçığı toz tarçın koyarak faydalı bir içecek hazırlayabilirler. Günlük olarak içilirse kronik arterit hastaları dahi iyileşebilir. Kopenhag Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada 200 hastalarını kahvaltıdan önce bir kaşık bala yarım çay kaşığı tarçın ile tedavi eden doktorlar 73 hastanın tümüyle ağrıdan kurtulduğunu, bir ay içerisinde ağrı yüzünden hareket edemeyen hastaların hemen hepsinin ağrı çekmeksizin yürümeye başladığını gördü.
İdrar Yolu Enfeksiyonu: İki yemek kaşığı toz tarçın ile bir yemek kaşığı balı ılık suya ekleyerek için. İdrar yolundaki mikropları öldürür. Kim bilebilirdi ki?
Kolesterol: İki yemek kaşığı bal ve üç yemek kaşığı toz tarçın 450 gram çay kolesterol hastasına verildiğinde iki saat içerisinde kandaki kolesterol oranunun %10 azaldığı görüldü. Günde üçkez alındığında kronik kolesterol dahi tedavi edilebiliyor. Günlük olarak yenen bal ise kolesterol şikayeterini azaltıyor.
Soğuk Algınlığı: Sık ya da ağır soğuk algınlığı şikayeti olanlar bir kaşık ılık bal ¼ kaşık toz tarçınla üç gün boyunca birer kez alabilir. Bu tedavi çoğu kronik öksürüğü ve soğuk algınlığını tedavi edebilir, sinüsleri temizleyebilir.
Boğaz Tahrişi: Tarçınlı balın boğaz ağrısını iyileştirdiği ve boğaz ülserini kökünden kazıdığı söyleniyor.
Gaz: Hindistan ve Japonya’da yapılan araştırmalar tarçınlı balın midede oluşan gazları önlediğini gösteriyor.
Bağışıklık Sistemi: Tarçınlı balın günlük tüketimi bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve vücudu bakteri ile virüs saldırılarından koruyor. Balın düzenli tüketimi akyuvarları güçlendirerek bakteriyel ve virütik hastalıklara karşı direnci artırıyor.
Sindirim Güçlüğü: İki yemek kaşığı bala serpilen toz tarçının yemek yemeden önce aınması asitliliği önlüyor ve en ağır yemekler dahi sindirilebiliyor.
Grip: İspanyol bir bilim insanı baldakı doğal bir bileşenin grip mikrobunu öldürdüğünü ve hastayı gripten kurtardığını kanıtladı.
Uzun Ömür: Bal ve toz tarçın ile hazırlanan çay düzenli olarak içildiğinde ileri yaşın etkilerini azaltıyor. Çay yapmak için dört yemek kaşığı bal, bir çay kaşığı tarçın ve üç fincan kaynamış su kullanın. Günde 3-4 kez 1/4 fincan için. Cildi taze ve yumuşak tutar ve yaşlanmayı önler.
Boğaz Ağrısı: Boğaz ağrıdığında ya da gıdıklandığında bir kaşık bal yiyin. Boğazınızdaki raatlık geçene dek 3 saatte bir tekrarlayın.
Sivilceler: Üç yemek kaşığı bal ve bir çaykaşığı toz tarçını karıştırın. Yatmadan önce sivilcelerinizin üzerine sürün ve ertesi gün ılık suyla yıkayın. İki hafta her gün uygulanırsa sivilceleri kökünden söker.
Cilt Enfeksiyonları: Bal ve toz tarçını etkilenen bölgelere eşit miktarda uygulamak egzama, mantar ve her türlü cilt enfeksiyonunu iyileştirir.
Kilo Verme: Her gün sabahları kahvaltıdan yarım saat önce, boş mideye ve geceleri yatmadan önce bir bardak kaynamış suyun içine bal ve toz tarçın koyup için. Düzenli olarak alındığında obezite sorunu yaşayanlarda bile kilo kaybı sağlıyor.
Kanser: Japonya ve Avustralya’da yapılan araştırmalar mide ve kemik kanserinin başarıyla tedavi edilebildiğini gösterdi. Bu kanser çeşitlerinden muzdarip hastalar günde bir yemek kaşığı bal ve bir çay kaşığı tarçını üç parçaya bölerek bir ay boyunca almalı.
Yorgunluk: Yakın zamanda yapılan araştırmalar gösteriyor ki baldaki şeker vücudun güç kazanmasına yardımcı oluyor. Bal ve toz tarçın tüketen yaşlılar daha zinde ve esnek olduklarını ifade ediyor. Her gün diş fırçaladıktan sonra ve öğleden sonra 15.00’te alındığında bir haftada vücut direnci artıyor.
Kötü nefes: Güney Amerikalılar sabahları bir çay kaşığı bal ve tarçın konmuş suyla gargara yapıyor böylece nefesleri gün boyu güzel kokuyor.
İşitme kaybı: Günlük olarak sabah ve akşamları bal-tarçın ikilisini almak duyma kaybını giderebiliyor.
Tarçınlı Balın Hazırlanışı
Önce bir bardak suyu kaynatın, sıcak suya tarçın koyun ve demlenmeye ve soğumaya bırakın. Kaynar suya bal koymayın. Sıcak su baldaki enzimleri öldürür. Su oda sıcaklığına geldiğinde tarçının iki katı kadar bal ekleyin. Yatmadan bardağın yarısını için ve diğer yarısını sabaha bırakın.
Kaynak: Suzy Home Faker
EKİNEZYANIN FAYDALARI
Çok yıllık otsu bir bitki olan ekinezya 140 santimetre civarına kadar boyatabilmektedir. Genelde dik büyüyen bitkinin, E. Purpurea cinsi yatay büyüme göstermektedir.
Bir öbek etrafında birden fazla dallara ayrılarak büyüyen bitkinin her dalında çoğunlukla bir tek çiçek yer almaktadır. Ekinezya bitkisinin en ucuna yerleşmiş olan çiçek bir; dairesel eksen etrafına dizilmiş taç yaprakları barındırır. Bu taç yaprakların rengi sarıdan tutun mor renge oradan kırmızı ve dahi beyaza kadar çeşitlilik gösterir. Ancak ekinezya şifalı bitkisinin rengi kızıla doğru giden eflatundur dense yeridir.
Taç yaprakların hemen dip kısmından başlayan tüysü daire genelde kahverengi olmakla birlikte genelde bu dairesel alanın rengi taç yapraklara göre farklılık göstermektedir. Merkeze doğru belirli bir helezonik geometri gösteren bu kısım bitkinin birden fazla olan tohum ve tohum taslaklarını barındırmaktadır. Bu tohum taslakları uç kısımlara doğru hafif dikenimsi bir hal alır ki yunanca “echinos”(dikenli, dikenimsi) köklü kelime bu durumu ifade eder. Ekinezya (Echinecea) adı Yunancadan türemiştir.
Ekinezya şifalı bitkisinin toprağa değdiği yerde öbeklenmiş olan yaprakları ise mekik şeklindedir. Yaprak kenarlarının tırtıklı yapısı bir testere ağzını andırır. Genelde tüylü bir yapıya sahip olan ekinezya yaprakları klasik karasal iklim tipi yaprak özelliklerini bünyesinde barındırır. Ancak bazı ekinezya türlerinde yapraklar yok denecek kadar az tüylenme gösterir. Bu durum oldukça az rastlanan bir durumdur.
Ekinezyanın Tarihçesi:
Ekinezya şifalı bitkisi kuzey Amerika yerlileri tarafından özellikle yılan sokmalarında, ağrılı hastalıklarda ve daha fazla ekinezyanın faydalarıoranda da soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde kullanılıyordu. 1930′lu yıllara gelindiğinde modern Avrupa ve Amerika’da bu bitki özellikle şarbon hastalığının tedavisi ve ağrı kesici etkisi nedeniyle popüler olmuştu. İsviçreli bir bilim adamının tesadüfen öğrendiği bir bilgi ise ekinezyanın modern tıbbın hizmetine soğuk algınlığı tedavisinde kullanılmak üzere girmesine neden oldu.
Ekinezya kuzey Amerika yerlileri tarafından
Soğuk algınlığının
Yılan sokmalarının,
Ağrılı durumların
Öksürüklü hastalıkların
Boğaz ağrısı ve baş ağrılarının tedavisinde kullanıldı.
Günümüzde ekinezya hakkında dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde araştırmalar yapılmaktadır. Özellikle modern tıbbın destekleyici bitkilerinden birisi de ekinezyadır.
Ekinezya şifalı bitkisinin etken maddeleri.
ABD Merkezli Connecticut üniversitesinde yapılan çalışmalarda elde edilen verilere göre ekinezya şifalı bitkisinde 14 çeşit Ekinezya köküetken madde tespit edilmiştir. Bu 14 çeşit etken madde ekinezya türlerine göre farklılık göstere bilmektedir.
Ancak yapılan detaylı çalışmalar sonucunda özellikle değişik yapıdaki polisakkaritlerin, alkylamides ve cichoric asit in ekinezyada bulunan en önemli etken maddeler olduğu anlaşılmıştır(Dr Michael Murray). Yani ekinezyanın şifalı bitki olarak değerini artıran faktör bu üçlüdür.
Caftaric ve cichoric asit ekinezya bitkisinin iki bilinen fenol bileşikleridir. Bu bileşikler ekinezya da daha çok kök kısmında bulunmaktadır.
Ekinezyanın faydaları ve kullanıldığı yerler.Ekinezya domuz grbi
Özellikle soğuk algınlığı vakalarında,
Grip nezle gibi viral hastalıklarda,
Üst solunum yolları hastalıklarında,
Vücudun savunma sisteminin güçlendirilmesinde,
Ağrılı durumlarda,
İltihaplı hastalıklarda(artrit ve iltihaplı durumlarda)
Yılan, akrep vb böcek sokmalarında
Deride meydana gelen alerjik durumlarda.
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde.
Ekinezyanın kullanılması sakıncalı olan durumlar.
Ekinezya otoimmün hastalığı olan bireylerde kesinlikle kullanılmamalıdır. Otoimmün hastalığı vücudun bağışıklık sistemiyle Ekinezyanın Faydalarıalakalıdır ve ekinezya kullanan bireydeki bağışıklık sistemini uyarmakta ve bağışıklık mekanizmalarını harekete geçirmektedir.
Ayrıca ekinezya 1 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır. Çünkü 1 yaşın altındaki çocukların bağışıklık sistemleri olgunlaşmamış olacağından ciddi yan etkiler görülmesi kuvvetle muhtemeldir.
Diğer yandan ekinezyanın 1–12 yaş arası çocuklarda kullanılabileceği bildirilmişse de kullanılmamasının daha doğru olacağı kanaati daha yaygındır. Çünkü 1–12 yaş arası çocuklarda ekinezyanın etkileri daha tam olarak bilinmemektedir. Bu konuda yeterli veri yoktur.
Ekinezya hiç ara verilmeden 10 gün den fazla kullanılmamalıdır. Bazı kaynakların bu süreyi haftalarla ölçtüğünü görürüz ancak burada yayınlanan bilgilerin ABD ve Avrupa üniversitelerinden değişik yayınlar taranarak yazıldığını unutmayınız. Tedbirli olmakta fayda vardır.
Eğer sürekli ilaç kullanılan bir rahatsızlığınız varsa ekinezya kullanmadan önce mutlaka doktorunuza başvurunuz.(Biz ilaçlarla birlikte şifalı bitkilerin bilinçsizce tüketilmesin tavsiye etmiyoruz.)
Ekinezyanın hamilelerde ve emziren annelerde kullanımı doğru değildir.
(lütfen buraları dikkatli okuyunuz günde en az 4–5 kişi “ hamleyim kullansam zararı olur mu?” diye soruyor)
Ekinezyanın Kullanım Şekilleri.
Ekinezya genelde çay olarak tüketilmektedir. Ancak etken maddelerini içerir tabletler ve kapsüllerinin satıldığı bilinmektedir. Ekinezya çayıAktarlarda kuru halde satılan ekinezyanın nasıl kullanılacağını yine alışverişi yaptığınız aktardan öğrenebilirsiniz.
Bazı durumlarda ekinezya ezilerek haricen( vücut içerisine alınmadan deriye sürülerek) kullanılmaktadır. Sivilce, derma, deri alerjileri böcek sokmaları bunlara örnektir.
Son olarak:
Her şifalı bitki de olduğu gibi bu bitkide de dikkatli tüketim şarttır.
Özellikle şunu unutmayınız ki insan vücudu kişiden kişiye farklılık gösterir ve ekinezya da kimine çok iyi gelebildiği gibi kimi için ise kâbusa dönüşebilir. Ekinezya kullanırken vücudunuzu iyi takip edin ve olumsuzlukla karşılaşırsanız hemen kullanımı kesin. Özellikle domuz gribi gibi vakaların yaygınlaştığı şu aylarda grip belirtilerini görür görmez ekinezya kullanmaya başlayın ve grip geçer geçmez de ekinezya kullanımını durdurun.
Çocuklarda hamilelerde ve emziren annelerde kesinlikle kullanmayın.
Ekinezya genelde çay olarak tüketilir.
SAFRAN NELERE FAYDALIDIR
Sabah erken saatlerde güneş doğmadan önce toplanan safran, kilogramı 20 bin liradan yurt içi ve dışı pazarlara gönderiliyor.
Safranın Faydaları: Safran acı tadıyla iştah açıcıdır. Sinirleri uyarıcı etkisi ile vücuda dinçlik ve kuvvet verir. Sinir zayıflığını giderir. Kokusu yatıştırıcı ve rahatlatıcıdır. Ateşi düşürür ve öksürüğü keser. Bu özelliği ile özellikle astım ve bronşitte faydalıdır. Safranın karaciğer hastalıklarında da faydası görülür. Ciltteki kaşıntıları ve sivilceleri giderir. Rahim kaslarını uyararak adet söktürücü etki gösteren safran, bu özelliği ile düşüğe de sebep olabileceği için hamileler tarafndan kullanılmamalıdır. Adet sancılarını azaltmakta da etkilidir. Diş etlerini kuvvetlendirir ve dişeti ağrılarını azaltır. Uyarıcı etkisi ile cinsel isteği de arttırır..
Safran Nasıl Kullanılır? İlaç, boya maddesi ve baharat olarak kullanılır. Çok güçlü bir koku ve renk vericidir. Fazla miktarda kullanılmamalıdır. Hamileler hiç kullanmamalıdır. Yumurta sarısı ile karıştırılıp çıbanlara konursa faydası görülür. Bal ile macun yapılırsa kumları dökmeye yardımcı olur
Keten Tohumu Yağı
- Keten tohumu yağı, kanın pıhtılaşma eğilimini azaltır.
- Kolestrol ve tansiyonu düzenler, kalp hastalıklarına karşı koruma sağlar.
- Gut ve cilt hastalıklarına iyi gelir.
- Akne, egzama, sedef hastalıklarını iyileştirir.
- Saç ve tırnakları besler.
- Sinir sistemi rahatsızlıklarını azaltır.
- Yaşlanma belirtilerini geciktirir.
- Kanser riskini azaltır.
..
Araştırmalarda BPH’ da omega-3 ve omega-6’ nın faydalı olduğunu göstermektedir. Prostatın fonksiyon bozukluğu olan birçok kişide görülen bu yağ asitlerinin eksikliği, keten tohumu yağı desteği ile giderilebileceği balirtilmektedir.
Keten tohumu yağı omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin her ikisini de içermektedir. Günlük olarak 2-3 tatlı kaşığı salatalara veya gıdalara katılarak tüketilmesi yararlıdır. Kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte kullanıldığında kanama riski artabileceği için dikkat edilmelidir.
..
Not: Tavsiyelerimiz Kalitele Yaşalmanıza Yöneliktir, Ilaç Değildir. doktorunuza danışmadan ilaç olarak kullanmayınız...
Havuç ve havuç suyunun 10 faydası
Kansere, yaşlanmaya ve yağlanmaya karşı birebir!
Kış aylarının en bol bulunan sebzelerinden havuç ve havuç suyu sağlıklı beslenmede oldukça önemlidir. Zengin vitamin ve mineral içeriği ile vücudun günlük gereksinimini karşılamaya büyük ölçüde yardımcı olur. Vücudumuza daha birçok yönden faydası olan havucun en önemli 10 faydasını Beslenme ve Diyet Uzmanı Ferin Batman sıraladı.
1. Havuç ve havuç suyu az kalori içermesine rağmen besleyicidir. Zayıflamada ve kilo korumada etkilidir. Ara öğünlerde 1-2 küçük havuç yenilmesi tokluk hissi sağlar.
2. Karaciğer fonksiyonlarının korunmasında, sindirim sistemi üzerinde oldukça etkilidir.
3. Cildi canlandırır, güzelleştirir.
4.Yaşlanmaya bağlı oluşan ağrı ve sızıları havuç suyu içerek azaltabilirsiniz.
5. Doğal A vitamini kaynağı olduğu için göz sağlığını, görme gücünü artırır. Kemik bozuklukları ve osteoporoza karşı etkilidir.
6. Potasyum ve posa içeriği ile kolesterole, hipertansiyona karşı savaşır.
7. Safra kesesi ve karaciğer enzimlerini düzenlenmesi üzerinde çok etkilidir. Yağlanmayı azaltır.
8. İçerdiği E vitamini ile kanser oluşumunu engeller.
9. Havuç suyu güçlü bir antioksidant olan beta- karotenden zengin olduğu için hücre dejenerasyonunu önler. Yaşlanma sürecini yavaşlatır.
10. Biraz limon ve zeytinyağı ekleyerek hazırlanan havuç salatası zihni açar, öğrenmeyi hızlandırır.
Kansere, yaşlanmaya ve yağlanmaya karşı birebir!
Kış aylarının en bol bulunan sebzelerinden havuç ve havuç suyu sağlıklı beslenmede oldukça önemlidir. Zengin vitamin ve mineral içeriği ile vücudun günlük gereksinimini karşılamaya büyük ölçüde yardımcı olur. Vücudumuza daha birçok yönden faydası olan havucun en önemli 10 faydasını Beslenme ve Diyet Uzmanı Ferin Batman sıraladı.
1. Havuç ve havuç suyu az kalori içermesine rağmen besleyicidir. Zayıflamada ve kilo korumada etkilidir. Ara öğünlerde 1-2 küçük havuç yenilmesi tokluk hissi sağlar.
2. Karaciğer fonksiyonlarının korunmasında, sindirim sistemi üzerinde oldukça etkilidir.
3. Cildi canlandırır, güzelleştirir.
4.Yaşlanmaya bağlı oluşan ağrı ve sızıları havuç suyu içerek azaltabilirsiniz.
5. Doğal A vitamini kaynağı olduğu için göz sağlığını, görme gücünü artırır. Kemik bozuklukları ve osteoporoza karşı etkilidir.
6. Potasyum ve posa içeriği ile kolesterole, hipertansiyona karşı savaşır.
7. Safra kesesi ve karaciğer enzimlerini düzenlenmesi üzerinde çok etkilidir. Yağlanmayı azaltır.
8. İçerdiği E vitamini ile kanser oluşumunu engeller.
9. Havuç suyu güçlü bir antioksidant olan beta- karotenden zengin olduğu için hücre dejenerasyonunu önler. Yaşlanma sürecini yavaşlatır.
10. Biraz limon ve zeytinyağı ekleyerek hazırlanan havuç salatası zihni açar, öğrenmeyi hızlandırır.
Kanser olmamak için, "Yeşil"in Farkına Varmalıyız...
...
Giderek artan sayıda bilimsel araştırma kanserde tamamlayıcı tedavide doğal ve bitkisel ürünlerin yararlı olabileceğini gösteriyor.
Yeşil tedavi doğal olan, doğaya saygılı ve insan vücuduyla uyumlu tedavi yaklaşımlarının geneli olarak değerlendiriliyor. Doğal-bitkisel ürünler, beslenme, egzersiz, meditasyon, dua, akupunktur, hipnoz, masaj, müzik tedavisi bunlardan bazıları.
....
Haberin Tamamı: http://gidateroru.com/…/hab…/614/kansere-karsi-yesilin-farki
....
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Tülay Aktaş ve tıbbi onkoloji uzmanı Doç. Dr. Canfeza Sezgin, bitkisel tedavilerin önemine bir kez daha dikkat çekti. Sezgin, kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavilerin yan etkilerinin azaltılmasında, kanser tedavisinin etkinliğini ve hastaların yaşam kalitelerinin arttırılmasında destek olarak tamamlayıcı doğal/bitkisel antikanser tedavilerden faydalanabileceğini belirtti.
En büyük destekçi brokoli filizi...
Brokoli filizinde bulunan sülforafan isimli doğal bileşiğin, kanser hücrelerinin yanı sıra kanser kök hücrelerini öldürdüğünü ifade eden Doç. Dr. Canfeza Sezgin, "Ayrıca hava kirliliği, sigara içilmesi, hepatit hastalığı, kolesterol yüksekliği gibi durumlarda insanlarda ciddi yararı olduğu bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Bu nedenle üzerinde en çok durulan antikanser doğal ürünler arasında gelmektedir" dedi. Sezgin sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğal antioksidan bileşenler (brokoli filizinde, sulforafan; zerdeçalda, curcumin; zenzefildeki, gingerol gibi) bu hasarın azaltılmasında, normal hücrelerin korunmasında yararlıdır ve bu birçok bilimsel araştırmada gösterilmiştir. Günümüzde de saygın bilim insanları tarafından tamamlayıcı 'Yeşil Tedavi' konsepti bilimsel araştırmalar neticesinde geliştirilmiş ve uygulanmaktadır. "
Kanserlerde faydalı olabilecek destekler...
Akciğer kanseri: Çin geveni, çörekotu, ışgın, reishi mantarı, yeşil çay, zencefil, zerdeçal/karabiber ikilisi, zeytin yaprağı.
Kalın bağırsak kanseri: Akgünlük, brokoli filizi, çemen otu, çörek otu, deve dikeni, ginkgo biloba, karahindiba, reishi mantarı, yeşil çay, zencefil, zerdeçal/karabiber ikilisi.
Meme kanseri: Akgünlük, brokoli filizi, karahindiba, ökseotu, pelinotu, reishi mantarı, yeşil çay, zencefil, zerdeçal/karabiber ikilisi, zeytin yaprağı.
Brokoli filizi: En güçlü doğal antikanser sulforafanı içerir. Kanser kök hücreleri ile çeşitli kanser hücrelerinin öldürülmesi, ilaçların etkisinin arttırılmasında çok yararlıdır.
Çin geveni: Bağışıklık sisteminin uyarılması, kanser tedavisinin başarısının arttırılmasında kullanılır.
Çörekotu yağı: Kanser hücrelerinin öldürülmesi, kanser ilaçlarının etkinliğinin arttırılması, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının korunmasını sağlar.
Koenzim Q10: Kanser tedavisinin başarısının arttırılması, kalbin korunmasında kullanılır.
Reishi mantarı: Bağışıklık sisteminin uyarılması, kanser hücrelerinin öldürülmesi, aşı, kemoterapi, akıllı ilaçların etkinliğinin arttırılması ve yan etkilerin azaltılmasıda faydalanılır.
Yeşil çay: Çeşitli kanser hücrelerinin öldürülmesi, ilaçların etkisinin arttırılması için kullanılır.
Zerdeçal: Kanser kaök hücrelerinin öldürülmesi, kanser ilaçlarının etkisinin arttırılması. Zerdeçal ekstraktlarının emilimi iyi olmadığı için karabaaiber ekstraktıyla beraber kullanılmalı.
Uzman kontrolünün önemi
Gelişmiş ülkelerde bitkisel tedaviler, tedavilerin bir parçası olarak olarak uygulanıyor. Ülkemizde onkolog olmayanların yaptığı bitkisel tedaviler sonucuyla hayati tedavilerin etkinliğinin bozulmasıyla karşılaşılıyor. Bu yüzden kanser tedavisinde bitkisel destekler hem onkoloji hem de fitoterapi bilgisi olan bir uzman kontrolünde kullanılması öneriliyor.
SERDA KIVILCIM / BUGÜN GAZETESİ
Kışla birlikte artan ve üst solunum yollarını etkileyen hastalıkların öksürük, balgam gibi belirtilerini hafifletmek için bazı bitki çaylarından yardım alabilirsiniz. Sıcak bitki çayları hem boğazınızı yumuşatarak ciğerleri ve mide kaslarını zorlayan öksürüğü hafifletir hem de balgamla birlikte enfeksiyonun vücuttan daha hızlı atılmasını sağlar. Okaliptüs, kekik, nane gibi bitkilerle hazırlanan çayların buharını solumak ciğerleri açarak hastalık sırasında nefes alıp vermeyi kolaylaştırır. Balgam Söktürücü Çaylar Bitkisel çaylar ciğerlerin temizlenmesine farklı biçimlerde yardımcı olabilir. Bazı bitkiler balgam söktürücü özellikleri ile hastalığın daha kısa sürede atlatılmasına yardımcı olurken antimikrobiyal bitkiler balgam oluşumuna neden olan hastalıkla mücadelede vücudunuza destek olur. Aşağıda yer alan bitkiler dışında sarımsak, öksürük otu (Coltsfoot), karaağaç kabuğu, güneş gülü gibi diğer bitkilerinde öksürüğe iyi geldiği ve balgamın atılmasına yardımcı olduğu çeşitli kaynaklarda yer alıyor. Ancak bitkisel ürünlerin bazı yan etkileri olabileceğini unutmadan bu ürünleri bir uzmana danışarak kullanmanızı öneririm - See more at: http://www.bitkicaylarininfaydalari.com/balgam-sokturucu-bitki-caylari/#sthash.FW5A4OTI.dpuf
Kekik Çayı: Eski çağlardan beri özellikle soğuk algınlığı ve öksürük tedavisinde kullanılan kekik iyi bir balgam söktürücüdür ve öksürmenin neden olduğu kasılmaları azaltır. İçildikten kısa bir süre sonra boğazı yumuşatan kekik çayı aynı zamanda mideyi rahatlatır, ağrıları hafifletir ve vücudu terlemeye teşvik ederek hastalığın daha kolay atılmasına yardımcı olur. Kekik çayını balla tatlandırarak boğazı yumuşatan etkisinden daha uzun süre faydalanabilirsiniz.
Nane Çayı: Dolu ciğerler ve öksürük tedavisi için akla gelen ilk bitkilerden biri olan nane aynı zamanda bulantı ve kas ağrılarını da hafifletir. Nane çayı içmek boğazı yumuşatıp, öksürüğü alırken nane çayının buharını solumak ciğerlerin açılmasına yardımcı olur. Ayrıca grip belirtilerini hafifletmek için nane yağıyla göğüs ve boğaz bölgesine masaj yapabilirsiniz.
Okaliptüs Çayı: Okaliptüs, en etkili balgam söktürücü bitkilerden biridir. Okaliptüs çayı boğazı yumuşatırken öksürüğü hafifletir ve özellikle boğazda biriken balgamın atılmasına yardımcı olur. Ayrıca çeyrek tencere kaynar süre 5-6 tane okaliptüs yaprağı atıp buharını solursanız ciğerlerin ve solunum yollarının açılmasını sağlar. Okaliptüs çayı sayfamızda bu bitkinin kullanım alanları ve çayının hazırlanışı hakkında daha fazla bilgi bulabilirsiniz.
Anason Çayı: Esas olarak şişliği almak ve gaz ağrılarını gidermek için kullanılan anason bitkisinde bulunan creosol ve alpapinene adlı bileşenler tıkanıklığı açarak öksürüğü alır. Ayrıca antiseptik etkisi ile hastalığa neden olan mikropların temizlenmesine yardımcı olur. Anason çayının buharını solumak ciğerleri yumuşatarak balgamın öksürükle vücuttan atılmasını hızlandırır.
Melekotu Kökü Çayı: Soğuk algınlığı, burun tıkanıklığı ve ateşi düşürmek için kullanılan bitkiler arasında yer alan melekotu kökü akciğerleri ısıtan ve uyaran etkisiyle balgamın atılma sürecini hızlandırır. Diğer yararları arasında, stres nedeniyle yaşanan sindirim sorunlarının tedavisi, gaz ve ağrılı adet kramplarının giderilmesi bulunmaktadır.
Rezene Çayı: Rezene çayı boğazı yumuşatırken bronşit nedeniyle oluşan kuru öksürüğe iyi gelir. Rezene çayının diğer kullanım alanları arasında; mide krampları, gaz ve şişkinlik gibi aşırı yemek sonucu görülen sindirim sorunları bulunmaktadır. Rezene çayı sayfamızda çayın hazırlanışı hakkında bilgiler bulabilirsiniz.
Meyan Kökü Çayı: İltihap önleyici ve balgam söktürücü özelliği bulunan meyan kökü (Glycyrrhiza glabra) aynı zamanda astım, bronşit ve solunum sistemi ile ilgili diğer hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Meyan kökü çayı faydaları yazısında meyan kökü çayı nasıl hazırlanır, diğer faydaları nelerdir ve yan etkileri hakkında daha ayrıntılı bilgiler bulabilirsiniz.
Kaynaklar
AltMD: Herbal Remedies for Whooping Cough
University of Maryland Medical Center: Cough
Expectorant Herbs : Loosen Chest Congestion
- See more at: http://www.bitkicaylarininfaydalari.com/balgam-sokturucu-bitki-caylari/#sthash.FW5A4OTI.dpuf
Bitkiler, binlerce yıldan bugüne kadar ağrı kesici olarak kullanılıyor.
İşte merak ettiğiniz ağrı kesici bitkiler
Kekik yağı (romatizma): Kekik yağının içinde bulunan karvakrol ve timol Maddelerinin güçlü ağrı kesiciler olduğu ispat edilmiştir. Kekik yağı, romatizma ağrılarının giderilmesinde zeytinyağı ile karıştırıldıktan sonra dıştan ovularak kullanılır.
Haşhaş (çeşitli): Haşhaş meyvesinden elde edilen ve "opiatlar" denen afyon alkaloitleri (Morfin gibi) güçlü ağrı kesicilerdir.
Gümüşdüğme (migren): Ülkemizde de yaygın olarak bulunan Gümüşdüğme bitkisinin yaprakları migren ağrılarını gidermek amacı ile kullanılır. Bu kullanım özellikle İngiltere, Kanada gibi ülkelerde oldukça yaygındır.
Güzelavrat otu: Zehirli bir bitkidir. doktor koolünde kullanılması gerekmektedir. İltihaplı ağrıları kesici özelliği vardır.
Karanfil esansı (diş): Karanfil esansı ve etkili maddesi öjenol diş hekimliğinde kullanılan ağrı kesici ilaçların terkibine katılır. Halk arasında diş çürüğünün içine 1-2 damla koyularak kullanılmaktadır.
Şeytantırnağı kökü (hafif ağrı): Güney Afrika'da yetişen bu Bitkinin kökünden hazırlanan çay dahilen hafif ağrı kesici olarak kullanılır.
Köpek üzümü, yaban mersini (yara): Kurutulmuş çiçekli dallarından hazırlanan çay ağrı kesici olarak içilir. Yaralar ve basur memeleri köpek üzümü çayı ile yıkanır.
Papatya çiçeği (basur): Papatya Çayı basur gibi iltihaplı yaralara karşı pansuman halinde ağrı kesici ve yara iyileştirici olarak kullanılır.
Zeytinyağı (baş) : Uzmanlar zeytinyağını da ağrıya karşı "birebir" Bitki yağları arasında gösteriyor. Bunun sebebi ise sızma zeytinyağında, ağrı kesici ilaçlarda da bulunan " İbuprofen " adlı maddenin bulunmasıdır.
Hangi ağrılarda hangi bitki etkili
Baş: Sızma zeytinyağı tüketimi, migren gibielde kronik ağrıların etkilerini azaltmaktadır. Baş ağrısı için mentol ve okaliptüs yağı da önerilmektedir.
Boyun ve bel: Kafuru 10 Gün boyunca Günde bir kere ağrıyan bölgelere sürmek yeterli. Özellikle bel ağrılarında zencefil ve edrefil (ce biberi) karışımı uygulanabilir. Bu, yakıcı bir karışımdır ve çok iyi ağrı kesicidir. O böin Sıcak kalması için de yünlü bir bezle sarılır. Ancak bunun mukozaya yani göze, ağza ve burna kaçmamasına özen gösterilmelidir, çünkü yakıcıdır ve mukozaya zarar verir. Günde 1 kere olmak üzere 3 gün süre ile uygulanır.
Eklemler (diz, dirsek, kol, bacaklar): Kafur ağrı kesici olarak romatizmal rahatsızlıklarda etkili olmaktadır. Ancak bu kesinlikle dahilen kullanılmaz çünkü zehirlidir, haricen sürülmelidir. 3 tablet kafur, 250 gr saf Alkol içinde eritilir. Ağrı olan bölgeye ve civarına diz, dirsek, kol ve bacakların eklem yerlerine sürülür.
Diz kapakları: Halk arasında Domates ilacı olarak bilinen salisilik asit, saf alkol içinde eritilir. Ağrıyan bölgelere, Ayak parmaklarına ve diz kapaklarına günde 1 kere olmak üzere 10 gün süre ile sürülür.
Eskiden salisilik Asit satılmadığı için söğüt ağacı dal ve yaprakları kaynatıldıktan sonra çıkan su, doğal salisilik asit elde edilirdi.
Bütün vücut: Susam yağı sinir uçlarını uyarıcı etkiye sahiptir. Hindistan'da insanlar, saç uçlarından ayak uçlarına kadar tüm vücutlarına ayda bir kez susam yağı ile masaj yapıyorlar. Vücut gevşiyor, rahatlıyor. Kekik yağı, zeytinyağı ile karıştırılarak özellikle romatizmal ağrılarda, ağrıyan bölgeye sürülebilir. Ancak kekik yağı yakıcı bir yağ olduğu için tek başına sürülmesi sakıncalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder