KADINA ÖZEL DURUMLAR

     KADINLARIN ÖZEL HALLERİ      


Kadınların özel halleri nelerdir?      
Kadınların, hayız (adet/ay hali), nifas (loğusalık) ve istihâze (özür kanı) olmak üzere, kendilerine özgü halleri vardır.
Hayız, ergenlik çağına giren sağlıklı kadının döl yolundan düzenli aralıklarla belirli sürelerle gelen kanı ifade eder. Bu, kadınların ergenlik dönemine girmelerinden menapoz dönemine kadar görülen fizyolojik bir olaydır. Kadının döl yatağının iç yüzünü kaplayan zarın, yumurtanın döllenmeyip ölmesi ve yumurtalık hormon salgısının kesilmesi üzerine parçalanarak kanla birlikte dışarı atılmasından ibarettir. Türkçe’de bu olaya, hayız hali denildiği gibi, adet hali, adet görme, adet kanaması, aybaşı hali de denilmektedir.
Nifas, doğum yapan kadının rahminden gelen kana denir. Buna loğusalık hali, böyle kadına da loğusa denir. Doğumdan ve uzuvları belirmeye başlamış ceninin düşürülmesinden sonra görülen kan nifas kanıdır. Loğusalık hali, alt sınırı olmamakla birlikte, en çok kırk gün sürer.
İstihâze ise, kadınların görmüş oldukları âdet ve loğusalık kanı dışında, rahim içi damarlardan bir hastalık veya yapısal bozukluk sebebiyle gelen kana denir. Daha genel bir ifadeyle, kadının âdet ve loğusalık dışındaki kanamaların tümüne verilen addır. Âdet çağı içerisinde bulunan kadının (yaklaşık 9-55 yaş arası), üç günden az ve on günden fazla gördüğü, doğum yapan loğusanın 40 günden fazla gördüğü, 9 yaşından küçük kızların veya menopoz dönemindeki kadınların gördükleri kanlar istihaze kanıdır.
Bunlardan hayız ve nifas ile ilgili bazı özel hükümler bulunmakla birlikte, istihâze bir özür olarak kabul edildiğinden, onunla ilgili herhangi özel bir hüküm bulunmamaktadır.

Kadınların özel hallerinde (adet ve loğusalık) yapamayacakları  şeyler nelerdir?      
Kadınlar hayız ve nifas hallerinde, cinsel ilişkide bulunamaz (Bakara, 2/222); namaz kılmaz, oruç tutmazlar (Buharî, Hayz, 1; Müslim, Hayz, 14, 15). Bu konuda müçtehitler görüş birliği içindedirler. Kadınlar hayız ve nifas hallerinde kılmadıkları namazları daha sonra kaza etmez, ancak, oruçları kaza ederler. Kadınların bu hallerinde, namaz ve oruçtan muaf tutulmaları, onların pis olmalarından dolayı değil, psikolojik ve fizyolojik yüklerini hafifletme amacına yöneliktir. Diğer taraftan kadınlar, bu hallerinde müçtehitlerin büyük çoğunluğuna göre Kabe'yi tavaf edemezler.

Hayız ve nifas hallerinde kadınlar Kur’an okuyabilirler mi?      
Özel hallerinde kadınların Kur’an okuyamayacaklarına dair açık bir nas bulunmadığından, âdet gören veya loğusa olan kadınların Kur’an-ı Kerim’i okumaları konusunda İslâm bilginleri farklı görüşler ortaya koymuşlardır.
Hanefî ve Şafiîlere göre hayızlı ve loğusa kadınlar, dua kastıyla dua anlamı içeren ayetler dışında Kur'an okuyamazlar. İmam Mâlik ve Ahmed b. Hanbel’e göre hayızlı veya lohusa olan kadınlar el sürmeden ezbere veya yüzünden Kur’an-ı Kerim’i okuyabilirler (Fethu’l-İnaye, I/217). İmam Mâlik bu durumdaki öğretici ve öğrencilerin Kur’an-ı Kerim’i tutmalarını da öğretme ve öğrenme zaruretine binaen câiz görmüştür (Babu Fethi’l-İnaye, I, 217-218). İbn Hazm ise, hayız ve loğusa olan kadınlarla cünüp olan kimselerin hem Kur’an-ı Kerim’i tutmalarının ve hem de okumalarının câiz olduğunu söylemiştir (el-Muhallâ, I, 94).
Bu görüşler birlikte değerlendirildiğinde, Kur’an okumaya veya araştırma yapmaya ihtiyaç duyan kadınların, dinin asıl kaynağı olan Kur’an ile irtibatını kesmemek amacıyla hayız ve nifas hallerinde Kur'an-ı Kerim okumalarında sakınca yoktur.






Depresyondan Çıkma Yolları…/ Gülse Birsel
Şükredin…
Affedin…
Kadere Bırakın…
Sesinizi Yükseltmeyin…
Bol Gülün…
Kendinizi Meşgul Tutun…
Örgü Örün…
Meditasyon Yapın…
Nefes Çalışın…
Güne Sizi Yükselten Müzikle Başlayın…
Sosyalleşin…
Dertlerinizi Anlatın…
Lafların Altında Kalmayın…Arkanızdan Konuşsalar da Gülün…
Hatta Gülmenize Konuşsalar Bile Gülün…
Kitap Okuyun…
Bilgi Kanallarını Seyredin…
Yürüyün…
Evi Boyayın…
Temizlik Yapın…
Yemek Yapın…
Spor Yapın…





Sevmek bir mecburiyet değildi hiç bir medeniyette,
Hiç bir şehirde,hiç bir kavimde...
Esir düşmekte değildi gönüllere,
Özgürlüğü en dibinde yaşamaktı belkide,
Kanat takılmış yüreğin uçuşuydu,
Aklın anlık yok oluşuydu...
Bazen sinir harbi,bazen bedenin yok oluşuydu...
Sevmek bi Hürriyetti,
Sevmek sonsuzluğa dokunmaktı...
Bulutlar üstünde uçarken anı yaşamaktı...
Ve sevmek hiç bir zaman esir düşmek değildi...
Belki de  tutsaklıktı bir yüreğe hapsolunmuş ama sevmek esaret değildi...
Sevmek özgürlüğün ta kendisiydi...


Alıntıdır



Gözümde bir damla yaş,yüreğimde hüzünsün yarına arta kalan bugünden...

Yüreğimi yaralayandı bugün duyduğum, bir annenin dilinden dökülen          "Yavrularım üşüyecek gidene kadar"  sözleri... Ah!!!dedim kadın olmak,anne olmak...işte hayatın içinde o kadar anlamlı ayrıntılardan sadece bir tanesiydi...hangi yürek burkulmaz ki bu sözler ardından...kulaklarım duyduğu andan itibaren beynime sinyaller ulaşmış ve o emri çoktan vermişti yüreğime...hani içinden bi şeyler kopar,hani bir yerlerde bir cız sesi duyarsınya, işte benim hissettiğimde tam olarak buydu...o an ağlamak için en güzel sebepti ...bi an durdum,duraksadım...artık başka bir şey duyacak halim kalmamıştı,başka bi şey görmek de istemiyordu gözlerim...
Evden çıkarken hiç de planlamamıştım aslında bu duyguyu yaşamayı...planlanan klasik bir turdu,  etrafta atılması istenen...ve ardından bi an için hayat durdu...bir annenin dilinden dökülen bu cümleler beni aldı benden...belki "Ne var bunda" diyenlerdensin, belki nicelerini duyuyorsun her gün etrafında ama önemsemiyorsun... duymak başka hissetmek bambaşka işte...kim olduklarını  bilmiyorum çok  ömensemiyorum da; ama bir ses,bir anne yüreğiydi içimi yaralayan...kulağımda hissettiğim her an, burnumu sızlatan bir ses...gün sonunda yaptığım blançodan elde kalan bugüne dair...hangi para hissettirebilirdi bana bu duyguyu,hangi mevki verebilirdi bu hissi...belki acıydı,belki hüzünlü...ama insancaydı en naifinden...en sıcak haliydi sesin...şefkatin en yücesiydi...Hayatın sunduklarındaki tadı görmekti bir kez daha hissettiğim...hayatın dışında kim planlayabilirdi ki bu duyguları??? Tesadüfler,güzel tesadüfler...

Sevgili anne yüreği, her kimsen, sonsuz saygılarımla anıyorum seni ve teşekkürlerimi iletiyorum, bugün yüreğime insanca bu duyguyu yaşattığın için ...


SAÇ BAKIMI

Sevgili Takipçilerimiz,

Bugün sizlere şampuan seçerken dikkat etmeniz gereken bazı püf noktalarından bahsedeceğiz.
Hatırlarsanız daha önceki yazılarımızda şampuanın bir temizleme ürünü olduğundan bahsetmiştik.Saçınıza bakımın ilk aşaması da diyebiliriz. Son zamanlarda doğal yaşam ve doğal beslenmenin ne kadar da popüler olduğunu hepimiz biliyoruz.Aslında herşey aslına dönüyor diyebiliriz. Ne kadar doğal yaşam o kadar uzun ömür ya da daha doğrusu sağlıklı ömür diyebiliriz.
Şimdi şöyle bir soru sorabilirsiniz madem doğal yaşamamız gerekiyor o zaman neden şampuan kullanalım ki, sabun kullanalım olsun bitsin diyebilirsiniz. Biz bayanlar bir taraftan doğallık olsun isterken bir taraftan da güzelliğimizden bir şey kaybetmek istemeyiz. Eskiden saç boyamak bu kadar yaygın değildi. Bayanlar en fazla kına ile saçlarını renklendirir veya beyazlarını kapatırdı. Şimdi ise böyle değil lise çağında saç boyamalar başlıyor.Bunun da doğru olmadığını hepimiz biliyoruz. İlerleyen günlerde sizlerle organik saç boyaları hakkında bir bilgi paylaşıyor olacağız.

Şimdi saçlarımızı boyarken temizliğini de sabun ile yapmamız çok da mümkün olmuyor. Saçlarımız matlaşıp tararken zorluk çekiyoruz sabun kullandığımızda.

Piyasada birçok organik ve doğal şampuanlar bulunmaktadır. Burada şampuan alırken içeriğine mutlaka bakmanızı ve içinde bazı maddelerin olmadığından emin olmanızı tavsiye edeceğim.

Organik ürün ile organik içeikli ürün aynı anlama gelmemektedir. Eğer bir ürün organik olduğunu iddia ediyor ise mutlaka organik sertifikasının olması gerekmektedir. Organik ürün içinde herhangi bir kimyasal madde bulunmayan ürün demektir. Bu ürünlerin raf ömrü çok kısadır ve hava ile temas ettiği anda raf ömrü kısalmaya başlar.

Organik içerikli ürün ise, içinde kullanılan bitkilerin organik ürün olmasıdır. Bu ürünlerin içinde az da olsa koruyucu kimyasal ürünler bulunmaktadır. Bu maddeler ürünün raf ömrünü uzatıp, ürüne hoş koku sağlamaktadır.

%100 organik olan şampuanların fiyatı diğerlerine göre çok daha fazladır ve her yerde çok kolay bulunmayan ürünlerdir.

Sizler organik veya organik içerikli ürünleri tercih edebilirsiniz. Kimyasal maddeler saç dökülmesine neden olmaktadır.

Gerek organik ürünlerin gerekse diğer şampuanların içeriklerinde aramanız gereken maddeler şu şekildedir:

-Paraben
-Sülfat
-SLS
-ALS
-SLES
-MLS
-DMDM HYDANTOİN ve FORMALDEHİTLERPROPYLENE GLYCOL
-PROPYLENE GLYCOL
-DİMETHİCONE (SİLİKON)
-NaCl (SODYUM CLORİDE-TUZ)

Alıntıdır




Kepek Problemi

Kepek problemi, deri problemlerinden birisidir. Genelde vücudun ölü deriyi dışarı atmasından ve deride bulunan bir tür bakteriden oluşmaktadır. Kuru saçlarda görüldüğü gibi yağlı saçlarda da görülmektedir.Kepek problemi genelde ergenlik ile başlar ve giderek artmaktadır.Bunun sebebide giderek artan testosteron hormonudur.

Genelde mevsim geçişlerinde sık görülmekle beraber kullanılan kozmetik saç bakım ürünlerine bağlı olarak da arttığı gözlemlenmektedir.

Her cilt 24 günde bir, yüzeyini yenilemektedir. Normal bir ciltte bu döngü, eski deri atılırken yenisi çıkar ve kişiyi rahatsız edecek seviyede değildir.Gözle görülmez.Ama kepek problemi yaşayan ciltlerde ise bu ölü deri atılması daha yoğun yaşanmaktadır. Yine bu durum kaşıntılı ve sıkıntı verecek derecede gözle görülür düzeydedir.

Kepek probleminin  temel sebepleri aşağıdaki şekildedir;

-Hormonal problemler,
-Dengesiz-yanlış beslenme,
-Stres,
-Fazla oranda şeker,nişasta,yağ tüketimi,
-Yorgunluk,
-Alerjik hassasiyet,
-Yetersiz cilt temizliği
-Fazla terleme
-Saç spreyi,saç jölesi gibi kozmetik ürünlerin fazla kullanılması,
-Saç boyalarının yanlış kullanımı,
-Soğuk hava
-Sıcak hava
-Saçı yıkama esnasında kullanılan şampuan,saç kremlerinin iyi durulanmaması,


Kepek problemi ile savaşan ürünlerde kullanılan ana maddeler şu şekildedir;

-Pyrithione-çinko
-Salisilik asit
-Selenyum sülfit
-Kükürt

Sağlıklı günler dileriz,

Alıntıdır



SAÇ DÖKÜLMESİ

Saçımızın yapısı dış etmenler,kimyasal ürünler, kullanılan ilaçlar gibi beslenme ve hormonel özellikler ve genlerden gelen özelliklerden  dolayı etkilenmektedir.

Bugün sizlere saç dökülmesiyle ilgili temel bilgileri paylaşıyor olacağız.

Saçın büyüme döngüsü belli başlı aşamalardan oluşur.Bir saç kökü 6 yıllık süre boyunca hızlı bir büyüme yaşar, ardından 6 yıllık bir süre dinlenme evresine geçer bu sırada saç artık uzamaz ve bundan sonraki evrede ise saç dökülmeleri yaşanır. Bu sürecin sonunda eski saç telinin yerini yeni saç teli alır.İlk evre olan büyüme evresinde saç teli ayda 1 – 1,5 santimetre kadar uzar. Ancak saç telinin bu sağlıklı döngüsü bazen belli başlı sebeplerden ötürü sekteye uğrar: Saç dökülmesinin en yaygın sebepleri yetersiz veya dengesiz beslenme, ilaçların yan etkileri, aşırı stres, hormonal bozukluklar veya bazı hastalık türleridir.

Saç telinin hayat döngüsü bozulduğunda kişiler belli miktarda saç dökülmesi yaşar. Ağır bir hastalık, geçirilen bir ameliyat, aşırı duygusal veya stres yüklü ruhsal durumlardan (boşanma, ölüm vs. gibi) belli bir süre sonra aşırı saç dökülmesi olduğu takdirde, kişi bu sefer de bu “saç dökülmesi” sebebiyle strese girer. Negatif düşünceler veya olumsuz duygular, anksiyite veya depresyon aşırı stres hormonu (adrenalin gibi) salgılanmasını tetikler. Bu güçlü hormonlar saç derisini ve saç köklerini besleyen kan akışını azaltırlar. Bu stres halinin uzun süre olması halinde saç kökleri yeterli besin ve oksijenden mahrum kalır, bu da saç kaybını arttırır. Stres kontrolü, hastalık veya ameliyatlardan sonra vücudu yeterince dinlendirmek bu tip saç dökülmesini önlemek için yapılabilecek en uygun şeylerdir.
Yine genetik yatkınlıklar veya hormonal bozukluklar, menopoz gibi durumlar kişilerde ani ve aşırı saç dökülmesini tetikler. Yine bazı ilaçların direk olarak saç üzerinde olumsuz etkileri vardır. Özellikle kemoterapide kullanılan kanser ilaçları, radyasyon, antidepresan ilaçları, bazı antibiyotikleri, doğum kontrol ilaçları saç dökülmesini tetikleyen önemli sebeplerdir. Hatta bazen anestezik ilaçlar dahi bölgesel ve aşırı saç dökülmesine sebep olabilmektedir.
Fiziksel zararlar sonucu oluşan kellik ise tedavi edilmesi pek mümkün olmayan kelliktir. Bu gibi durumlarda yapılabilecek en iyi şey saçı tarama yolunu değiştirmek olabilir. Yine saç için kullanılan şampuan, saç kremi, saç dökülmesi şampuanları veya saç kremleri ters etki yaparak saç dökülmesine sebep olabilirler. Bu yüzden bu tarz ürünleri kullanmadan önce içindeki malzemeleri iyice araştırmakta fayda vardır.
Sağlıklı günler dileriz,

Alıntıdır



EVDE SAÇ BAKIMI YAPMAK İSTİYORUM DİYENLERE ÖZEL

Bazı bitkisel yağların saçları güçlendirdiğini, saç uzamasını teşvik ettiğini, kırıkları azalttığını, saçlara doğal bir parlaklık ve canlılık verdiğini biliyoruz. Ancak bu, her bitkisel yağ saçlar için faydalı anlamına gelmiyor. Ayrıca bazı yağları saça ve saç derisine sürmeden önce tahriş edici etkilerini azaltmak için taşıyıcı yağ olarak adlandırılan diğer yağlarla karıştırmak gerekiyor. Şimdi bu saça faydalı bitkisel esansiyel yağlara ve taşıyıcı yağlara bir göz atalım.

Bitkisel yağları başta yıpranan saçları eski sağlığına kavuşturmak olmak üzere, saç ve saç derisini nemlendirmek, uçların kırılmasını önlemek, saç köklerinin nefes almasını sağlayarak koparak dökülmeleri azaltmak için kullanabilirsiniz. Bu yağlar saç derisinde ılık olarak kullanıldığında cilde daha kolay nüfuz eder.

Şampuanlarda sıkça kullanılan biberiye yağı saçın daha hızlı ve sağlıklı uzamasına yardımcı olan bitkisel yağlar arasında yer almaktadır. Biberiye yağı saç foliküllerini uyararak saç uzamasını teşvik eder.

Saç derisinde biriken ölü deri hücrelerini ve saç bakım ürünlerinin geride bıraktığı artıkları tamamen temizlemek için ideal bir yağdır. Saç derisini yumuşatarak kuruluk nedeniyle görülen kepeği azaltmak için kullanılabilir. Saç uzamasını teşvik ettiği bilinmektedir.

Geleneksel olarak saç dökülmesini durdurmak amacıyla kullanılmaktadır ancak bu konuda etkili olup olmadığı konusunda yeterli bir bilgi yok. Lavanta yağını diğer yağlarla birlikte karıştırıp, saç derisine düzenli olarak masaj yaparsanız kan dolaşımı artar ve saç kökleri güçlendirir.

Saç bakımından kullanılan popüler yağlar arasında yer alan Hindistan cevizi yağı bir kaç uygulamadan sonra saça parlaklık verir. Kepek içinde önerilen yağ yıpranmış saçları besleyerek uzamasına destek olur.

Kan dolaşımını arttırmak ve saç köklerine giden oksijeni düzenlemek için saç derisine kekik yağı ile masaj yapabilirsiniz. Yağ saçı yumuşatırken doğal bir parlaklık vererek sağlıklı görünmesine yardımcı olur.
Alıntıdır



Yağlı ve Lekeli Ciltler İçin Çözüm Önerileri


Bugün özellikle yağlı,sivilceli ve lekeli ciltler için önerilerde bulunacağız. Aşağıda belirteceğimiz her bir maddeye özenle dikkat ederseniz gözle görülür bir fayda sağlayacaksınızdır. Sivilce bir cilt hastalığı olup, tedavisi en az 6 ay süren bir rahatsızlıktır. Bunun için sabır ve komple bir bakım çok önemlidir.

*Yağlı ve sivilceli ciltler problemli cilt dediğimiz sınıfa girmektedir.Bu yüzden bakımı diğer cilt tiplerine göre çok daha zor ve hassasiyet gösterilmesi gereken bir cilt tipidir. Her şeyden önce temizliği ve nemlendirilmesine dikkat edilmelidir.Cildinz yağlı diye kesinlikle sabun kullanılmamalıdır.Sabun cildin PH seviyesini bozmaktadır bu da cilt yüzeyinde bulunan koruyucu tabakayı ortadan kaldıracağı için cilt daha fazla bakteriye maruz kalmakta ve sivilcelenme oranı artmaktadır. Yağlı ve sivilceli ciltlere özel yüz yıkama jelleriyle sabah ve akşam mutlaka cilt yıkanmalıdır,
*Yağlı ciltler yüzünü kurularken tek kullanımlık kağıt havlu tercih etmelidir. Veya sadece kendisinin kullanacağı bez havlu tercih etmelidir. Toplu kullanılan havlulardan bakteri bulaşabilir ve cilt sivilceleri artmaktadır.
*Kurulama işlemini bastırmadan tampon şeklinde yapmalıdır,
*Kullanılan yastık yüzü her gün değiştirilmelidir,çünkü saç diplerinde oluşan sebum dediğimiz yağ yastık kılıfına oradan da cilde temas etmektedir. Bu da yine sivilcelerin geçmesinde geciktirici bir etkendir,
*Yağlı ciltler tıpkı temizlenmek gibi nemlendirilmeyede ihtiyaç duyarlar. Yağsız veya su bazlı bir nemlendirici ile her gün sabah akşam cilt nemlendirilmelidir. Eğer cildinizi sadece yıkayıp nemlendirmezseniz, cilt kendini korumak için daha çok yağ salgılayacaktır. Düzenli olarak cilt tipine uygun nemlendirici krem kullanıldığında ciltteki yağlanmanın her geçen gün azaldığını fark edeceksinizdir,
Lekeli ciltler için önerimize gelince; size basit ve her evde bulunacak malzemelerle bir losyon hazırlamanızı tavsiye edeceğiz.gerekli olan malzemelerimiz karbonat ve limon.1 çay kaşığı karbonata 1 yemek kaşığı  limonu sıkıp bir pamuk yardımıyla veya elinizle lekeli bölgenize sürmenizi öneririz. Bir kaç dakika kadar beklettikten sonra durulayın. Haftada 2-3 defa uyguladığınızda farkı göreceksiniz. Dışarı çıkarken güneş koruyucu krem kullanmayı unutmamanızı tavsiye ederiz.

Alıntıdır



DİNLENDİRİCİ ÇİLT MASKESİ



Malzemeler
1 Yumurta sarısı
1 kase yoğurt
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
5 damla havuç yağı

Uygulama
Tüm malzemeleri karıştırıp göz ve dudak çevresi dışarda kalacak şekilde uyguluyoruz.20dk bekletip ılık su ile yıkıyoruz.
Haftada bir yapılması tavsiye edilir.

Alıntıdır


SAKİNLEŞTİRİCİ AVAKADO ÇİLT MASKESİ

Malzemeler
Yarım avakado (yumuşak olmasına özen gösterin)
1 yumurtanın akının yarısı
1 tatlı kaşığı demlenmiş yeşilçay
1 tatlı kaşığı kayısı veya badem yağı

Yapılış ve Uygulaması
Avakado kabuklarından ayrılıp kaşıkla iyice ezilir, içine diğer malzemeler katılır.Göz ve dudak çevresini hariç tutup tüm yüz ve boyun bölgesine uygulayın.15-20dk beklettikten sonra cilt temizlenir.
Bu maskeyi haftada bir uygulayabilirsiniz.

Not: Bu tarifimiz karma,yağlı ve gözenekleri açık ciltler içindir eğer kuru bir cilde sahipseniz malzemeler içindeki yumurta akı yerine yumurta sarısının yarısını tercih edebilirsiniz.

Sağlıklı günler dileriz,

Alıntıdır


KADININ GÜNLĞĞÜ
Ben kadınım cennet ayaklarımın altında...ben kadınım acının en hasını yaşayan ve ben kadınım yüreği yaralanan...
Hangi el daha şefkatlidir kadından başka ve hangi el daha marifetlidir?
Bir kadını kadından başkası anlar mı sanıyorsun? Ama yanılıyorsun..Hani anlıyorum diyenler var ya ben de seni anlıyorum emin ol! Anlamaz kadını kadından başka...

Bir kadını kıskanamaz bile bir kadından başkası...Ya bendeki his kimde var diye sorsam herkes duygu yüklü bulutlar misali olur değil mi? Ama hayır hissedemezsin kadın gibi yüreğinin en derininde..Hissetmek anladım demek değildir, hissetmek yüreğinin en derininde sızlayan bir yaradır... ve kabuk tutmayan yara gibi...kanar da kanar... ne zamanki bir kadın merhem olur kadının yarasına işte o zaman birlikten kuvvet doğar...

Kadın olmak zor zanaat be dostum ama belki bir gün  anlaman umudunu kaybetmiyorum içimde...İçin de öyle bir umut var ki işte bunu anlamansa ne mümkün...

Hani bakışıyla delip geçirenler vardır ya işte o kadar kuvvetlidir şiddetimiz...bu ne şiddet ne celal derken bir parça da kadın vardır içinde....

Vel hasıl kadın olmak zor zanaat be dostum...ve bir gün anlaman umuduyla!!!

ALINTIDIR




KADINA DAİR HER ŞEY

Kadına dair her şeyi burada paylaşmaya ne dersiniz? Bu günden itiraberen bir uzmandan cilt bakım,saç bakımı ve diğer tüm kişisel bakıma dair tavsiyeleri sizlerle paylaşıyor olacağız. Sizlerinde bilgi ve donanımı ile sayfamız daha renklenecek.Peki siz neler öğrenmek istersiniz. Bitkiler,makyaj,cilt ve bakıma dair merak ettiğiniz tüm sorulara sayfadan cevaplar bulacaksınız.



Alemin Kralı Kadınlar Dedik O kadar


Evet yanlış okudamadınız Alemin Kralı Kadınlar dedim...Ama sanki kulağımda bir kahkaha patladı karşı cislerimiz tarafından atılan. Yanıldım mı yoksa? Hayır hayır yanılmak ne mümkün...Elbetteki alemin kralıyız...dünya erkeklerin elinde erkeklerde bizlerin elinde :) hangi kadın yoktur ki bir erkeğe yön vermesin ya da yönetmesin.Tamam aramızda beceriksiz hatunlar da yok değil..ama arada istisnalar da olacak değil mi?
İsteyipte yapamayacağımız bir meslek mi var? Tamam kabul ediyoruz erkeğin kuvvetini, aynı olmadığımızı da biliyoruz.Yaradan farklı yaratmış suç bizde mi? Kuran bile demiş ki biz kadını erkeğin bel kemiğinden yarattık.
Eşitte değiliz belki de..düşünsenize bunca adaletsizliğe rağmen yine de alemin kralı biziz işte...
Ah o kaslar bizde olsaydı,vurdum mu oturtan yumruklar...ama biz öyle şiddet için kullanmazdık merak etmeyin..şiddet çünkü acizlik belirtisidir.Biz ki hiç aciz olmadık varlığınıza rağmen...
Tamam sizsiz  de olmaz elbette biliyoruz...Ama biz sizsiz daha iyiyiz demedik ki..biz size rağmen çok iyiyiz dedik :)
Unutmayın ha alemin kralıyız dedik o kadarrr   :)




Benden Notlar

Malum kadın olmak zor zanaat...Amacımız bir nebzede olsa işimizi kolaylaştırmak ve bilgi ile var olmak...


HAMİLELİKTE BESLENME


Sevgili Bayanlar,
Hamileliğe başlı başına zor bir dönem desek hiç de haksız sayılmayız. Mide bulantısı,kusmalar,uykusuzluk hali,yorgunluk vs. ve bunların arasında  beslenme en önemli noktalardan biridir. Günlük vitamin ihtiyacının karşılanabilmesi için çeşitli , sağlıklı ve doğru beslenmek gereklidir. Fakat bazı gıdalar anne ve bebek sağlığını tehdit edebilir.
Yüksek miktarda cıva içeren deniz ürünleri
Protein ve omega-3 yağ asitleri açısından zengin olan deniz mahsulleri bebeğin beyin gelişimi için önemlidir. Ancak bazıları yüksek seviyede cıva içerir. Cıva, bebeğin sinir sistemini olumsuz etkileyebilen ağır metallerdendir. Balığın boyu ve yaşı arttıkça içerdiği cıva miktarı da artar. Kılıçbalığı, köpek balığı ve uskumru Gıda ve İlaç Dairesi(FDA) tarafından uzak durulması gereken balıklar listesindedir.
Pişmemiş veya az pişmiş yiyecekler
Çiğ veya az pişmiş deniz mahsulleri, balık ve et ve et ürünleri hamilelikte uzak durulması gereken yiyecekler arasındadır. Çiğ yumurta ve bununla hazırlanan soslar da tercih edilmemelidir.
Bu yiyecekler bakteriler nedeniyle zararlıdır. Normalde bu bakterilerle savaşabilen bağışıklık sistemimiz hamilelikte yenik düşebilir.
Pastörize edilmemiş gıdalar
Pastörize edilmemiş her türlü süt ve süt ürünü hamilelikte yasaklılar listesindedir. Bu besinler gıda zehirlenmesine neden olabilir. Feta, brie, blue cheese (mavi peynir), camembert gibi peynirler bu listededir.
Sağlıklı günler dileriz,


DİYET
.Gerek diyet yapanlar gerekse ben sağlıklı bir yaşam sürmek istiyorum diyen takipçilerimize aşağıdaki maddeleri bir gözden geçirmelerini tavsiye ederiz.

1-Her gün mutlaka en az 2 şişe maden suyu içmelisiniz(sade olmalı meyvelisi tercih edilmemeli)
2-Güne kahvaltıdan önce bir bitki çayı ile başlamalısınız,yeşil çay olması tercih edilir,
3-1 ana öğün ve 3 saat sonrasında ise ara öğün olacak şekilde beslenmenizi düzenlemelisiniz.Ara öğünlerde bir meyve veya 1 kase yoğurt tüketebilirsiniz bazen bu 1 tost bile olabilir,
4-Hayatınızdan beyaz ekmeği çıkartıp yerine tam buğday ekmeği veya çavdar ekmeği yemelisiniz,
5-Günde en az 10 bardak su tüketmelisiniz,
6-Salatalarınıza elma sirkesi eklemenizde sağlık için çok faydalıdır ve yağ yakımını hızlandıracaktır,
7-Yemek ve salatalarda kullandığınız yağ miktarını %50 azaltmalısınız,
8-Tuz tüketimini %52 azaltmalısınız,
9-Akşam yemeklerinde et tükettiğiniz günün ardından ve öncesinde sebze tüketmelisiniz, ard arda 2 gün et tüketmemeye özen gösterin,
10-Yemek ve salatalarınızda yağ seçiminizin bitkisel yağ olmasına özen gösterin özellikle zeytin yağı tüketmenizi tavsiye ederiz,
11-Günde 2 adet ceviz veya 6-7 adet badem tüketmeniz faydalı olacaktır,
12-Pilav tüketimini mümkün olduğunca sınırlayın ve pirinç yerine bulgur tercih ediniz,
13-Tatlı kriziniz tuttuğunda 1 meyve ile bastırmaya çalışın eğer hala tatlı isteğiniz devam ederse sütlü tatlı tercih ediniz..

Bu tavsiyelerle beraber haftada en az 4 defa 40 ar dakikalık egzersiz tavsiye ederiz.Burada yazan maddeleri ve egzersizi denediğinizde bedeninizdeki değişime siz bile inanamayacaksınız...

Sağlıklı günler dileriz,


ALINTIDIR


YAZ DETOKSU

İdeal yaz detoksu ne olmalı ,nasıl olmalı ki sağlığımızı korusun ve geliştirsin? En gerçekçi ve yararlı detoks; sağlıklı beslenme, hareketli yaşam ve bol su tüketimi üçlüsü ile her gün adım adım yenilenmektir. Yaz mevsimini normal doğasında yaşarken, spor ve beslenme alışkanlıklarında yapacağımız küçük takviyelerle, her gün adım adım ilerleyerek yaz detoksu adı altında vücudumuzu yaz mevsimine uyarlamış ve sarsmamış aksine canlandırmış oluruz.

Yaz Detoksunun Adımları
1-Bol bol dinlenin, düzenli uyuyun uykunuzu tam alın.

2-Gün içinde mümkün olduğunca temiz ve açık havada bulunun, olabilecek maksimum ölçüde hareket edin.

3-Bol bol su için. Günde en az 2-3 litre su tüketin. Bol su içmek detoksun vazgeçilmezidir. Su içmeye özen gösterin. Hassas su dengesini bozmamak için susamadan su içme alışkanlığı kazanının.

4-Her içecek su değildir! Ayran ve taze sıkılmış meyve suları, su yerine kabul edilebilecek vücudunuzun su oranına destek sağlayacak içeceklerdir. Ayrıca sebze ve meyvelerin yapısındaki su da su ihtiyacını karşılamak da katkı sağlar. Ancak, çay, kahve, asitli içecekler ve alkollü içecekler sıvı ihtiyacını karşılamaz. Aksine vücuttan su atımını arttırır. Bu nedenle bu tür içeceklerin tüketiminde aşırıya kaçılmayın. Susuzluk hissedildiğinde ilk seçenek her zaman için su olmalıdır.

5-Gün içinde 10 – 15 dakika direk güneş ışığı görüp D vitamini eksikliğine meydan vermeyin.

6-Sağlıklı yeterli ve dengeli beslenin. En önemli öğün kahvaltıdır. Kahvaltı öğünü vücudumuzun çalışmaya başlaması ve gece boyunca azalan kan şekerinin dengelenmesi açısından oldukça önemlidir. Günde 6-8 öğün beslenin ve gün içinde dört saatten uzun aç kalmayın ki metabolizmanız yavaşlamasın.

7-Sağlıklı yiyecekler tüketin. Beslenmenizde; dört ana besin grubu olan et ve çeşitleri, süt ve ürünleri, sebze-meyveler ve tahıl ürünleri her öğünde ihtiyacınızı karşılayacak miktarlarda olsun. Et grubundan kırmızı et, tavuk, hindi ve balık; süt grubundan süt, yoğurt, ayran ve cacık, tahıl ürünlerinden tam buğday ekmeği, tam çavdar ekmeği, bulgur, yulaf, kabuklu pirinç, patates; mevsim sebzelerinden lahana, brokoli, karnabahar, kereviz ve meyvelerden muz, elma, mandalina ve kivi sofranızda mutlaka bulunsun.

8-Yeterli ve kaliteli protein alın. Vücuda gerekli olan azotun ve aminoasitlerin karşılanması için beslenme programınızda proteinin yeterli miktarda yer alması gerekir. Yetersiz veya fazla miktarda protein almak sağlığınızı olumsuz etkiler. Proteinin yetersiz alınması protein depolarınızın yıkılmasına sebep olur. Gereğinden fazla protein alımı ise böbreklerinizi zorlar ve bazı sağlık sorunlarına neden olabilir. Protein ihtiyacınızı sadece bitkisel protein kaynaklarından karşılamayın, kaliteli protein kaynakları olan hayvansal ürünlere de beslenmenizde yeteri kadar yer verin. Günlük protein ihtiyacının karşılanması için günde 2–4 porsiyon et ve et ürünleri, 3–4 porsiyon süt ve süt ürünlerinin beslenmenizde yer alması yeterlidir.

9-Beslenmemiz yeterli ölçüde ve kalitede karbonhidrat içersin. Karbonhidratlar, protein koruyucu özellikleri ve vücutta elzem bazı öğelerin sentezinde kullanıldıklarından dolayı dengeli tüketilmesi gereken besin öğelerindendir. Besin kalitesi düşük olan basit karbonhidratlar yerine kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir.

10-Akıllı yağlar kullanın. Gün boyunca yemekler, salatalar ve besinlerin içerisinde yer alan doğal yağlar ile karşılanan yağ ihtiyacı değişik yağ çeşitlerinden dengeli olarak karşılanmalıdır. Doymuş yağ gereksinimini, etler ve sütlerin içerisinde yer alan doymuş yağ asitleri ile karşılayabilir. Doymamış yağ asitleri tekli doymamış yağ asitleri olan omega-9 ve çoklu doymamış yağ asitleri olan omega-3 ve omega-6 yağ asitleri dengeli bir biçimde almak için haftada 2–3 kez balık tüketmek, yemeklerde ayçiçeği veya mısırözü yağı kullanmak ve salatalara zeytinyağı eklemek yeterli olacaktır. Yanmış yağlardan uzak durulmalı ve yiyecekler ızgara, haşlama ve fırında gibi sağlıklı pişirme yöntemleri ile pişirilmelidir.

11-Pozitif olmalı, stresten uzak durmalı

12-Alkolü mümkün olan en az düzeyde kullanmalısınız. Alkol, vitamin ve minerallerin vücutta etkin olarak kullanılamamasına neden olmakla birlikte, ödem yapar ve vücudunuzu yorar.

13-Sigara kullanmamalı ve sigara içilen yerlerde bulunmayınız.

Yaz detoksunun en büyük faydası selülitleri hayatımızdan uzaklaştımasıdır.
Selülitler her mevsimde, özellikle yaz aylarında kadınların kâbusu haline gelir. Deri altında yer alan yağ dokularının su ve tuz tutarak şişmesi ve şekillerinin bozulması ile oluşan selülitin önüne, doğru yaşam tarzı ile geçilebilir. Selülit oluşumunun engellenmesinde en önemli kural yeterli miktarda su içilmesidir. Yeterli miktarda su içerek, vücutta düzgün dolaşım sağlamak mümkündür. Aşırı miktarda tüketilen çay, kahve ve kolalı içecekler içerdikleri kafein nedeni ile selülite neden olabilirler. Gereğinden fazla tuz tüketimi de aynı şekilde selülite davetiye çıkarır. Boş kalori olan ve besin kalitesi düşük beyaz şeker tüketimi hem şişmanlamaya hem de selülite neden olur. Bu nedenle günlük tüketilen şeker miktarı azaltılmalıdır. Selülitlerden korunmak için mutfakta kullandığımız pişirme yöntemlerini de doğru seçmemiz gerekir. Kızartma ve kavurma gibi yanmış yağ içeren besinler selülit oluşumunu kolaylaştırır. Bu pişirme yöntemleri yerine ızgara, haşlama ve fırında pişirme tercih edilmelidir. Fazla alkol tüketimi, dolaşımda bozulmalara neden olarak selülit oluşumunu destekler. Bu nedenle bayanların haftada maksimum 3 gün ve günde 1-2 kadehten fazla alkol almamaları gerekir. Genel sağlığın baş düşmanı ve selülitlerin dostu sigaradan da uzaklaşmak doğru bir tercihtir. Selülitle mücadelede en büyük yardımcımız sa egzersizdir. Düzenli egzersiz veya haftada üç kez yapılacak orta tempolu yürüyüşler selülitleri hayatınızdan uzak tutar.

Selülitin düşmanları
* Doğal beslenme
* Doğru pişirme yöntemleri
   (Izgara, fırında ve haşlama)
* Egzersiz ve spor
* Su

Selülitin arkadaşları
* Çay
* Kahve
* Kola
* Tuz
* Beyaz şeker
* Yanlış pişirme yöntemleri
(kızartma ve kavurma)
*Hareketsiz yaşam


Sağlıklı günler dileriz,






Merhabalar,

*Güne zinde başlamak için öncelikle hayatımıza kaliteli uykuyu prensip edinmemiz gerekmektedir. Kaliteli uyku uzun süre uyumak değildir. Yetişkin bir birey için 6 saat uyku yetmektedir.İyi bir yatak,doğru bir yastık yine kaliteli bir uyku için çok önemlidir.Ve uyurken etrafımızdan cep telefonu gibi radyasyona maruz kalacağımız cihazları uzak tutmamız gerekmektedir,
*Kahvaltıdan önce yapılan egzersizde vücut sağlığı ve zinde bir gün için çok önemlidir. Tüm gün konsantrasyonu artırır ve verimli bir gün geçirmenizi sağlar.Sabah yapılan egzersiz kalp ve damar dolaşımını aktive ederek metabolizmayı hızlandırmaya yardımcıdır,
*Kahvaltıdan önce dişlerinizi ve özellikle de dilinizi fırçalamanız gece boyunca biriken toksinlerden kurtulmanıza yardımcıdır,
*Kahvaltıdan önce büyük bir bardak oda sıcaklığında su içmelisiniz.Limonlu su da tercih edebilirsiniz.
*Tabi ki olmazsa olmazımız kahvaltı. Karbonhidrat açısından zengin bir kahvaltı yapmanız enerji depolamanız için çok önemlidir ve sizi uzun süre tok tutacaktır.Örneğin mısır gevreği,kepek ekmeği gibi ürünler tercih edebilirsiniz,
*Tüm bunların yanında iyi düşünmek ve yastığa başınızı koyduğunuzda olumsuz düşüncelerle uykuya dalmamak da en önemli etkendir.

Sağlıklı ve enerji dolu bir gün dileriz,







KONSANTRASYON BOZUKLUĞU
Pek çok kişinin dert yandığı, çağın problemi olarak tanımlanabilecek bir konudur konsantrasyon bozukluğu. Peki bu sorun tam olarak nedir? Bunun için öncelikle konsantrasyonu açıklamak yerinde olacaktır. Konsantrasyon kısaca, belli bir iş veya eylem üzerinde zihinsel olarak belli bir süre odaklanabilmektir. Eğer bir kişide:
-Yaptığı işe kendini verememe,
-Yaptığı işi bitirme güçlüğü yaşama,
-O an uğraştığı işten başka şeyler düşünme,
-Sık sık dalıp gitme,
-Ders çalışma, kitap okuma gibi alanlarda uzun zaman geçirememe,
-Sıklıkla eşya kaybetme vb. gibi sorunlar görülüyorsa kişi muhtemelen konsantrasyon bozukluğu yaşıyor demektir. Herkes zaman zaman ilgilendiği uğraştan başka konulara kayabilir, ancak burada önemli olan yaşanan sorunun sıklığı ve süresidir.

NEDENLERİ
Konsantrasyon bozukluğu fizyolojik ve genetik faktörlerden kaynaklanabildiği gibi çevresel etmenlerden de oluşabilir. Bazı hastalıklar için kullanılan ilaçların yan etkisi bu probleme sebep olabilmektedir. Kansızlık, fizyolojinin konsantrasyon bozukluğu üzerindeki etkisine iyi bir örnektir. Yapılan işi isteksiz yapmak da yine konsantrasyon bozukluklarını ortaya çıkarmaktadır. Kişi o anda başka bir meseleyle meşgulken mecburiyet nedeniyle bir işi yapmak zorunda kalmışsa, o iş üzerinde dikkatini toplayabilmesi güçleşecektir. Konsantrasyon bozukluğu aslında büyük ölçüde kişinin kendini tanımamasıyla alakalı bir durumdur. Birey kendine uygun olmayan hedeflere yönelik bir yol izlediği takdirde o hedefe ulaşabilmek için üzerinde durması gereken noktalarda dikkatini yoğunlaştırma konusunda elbette sorun yaşayacaktır. Bu yüzden bu problemin en önemli nedenini eyleme isteksiz başlamak oluşturmaktadır.

BELİRTİLERİ
-Dikkat gerektiren işlerden kaçma,
-Belirli bir konu üzerinde uzun süre odaklanamama,
-Sık sık eşya kaybetme
-Unutkanlık,
-Dağınıklık/düzensizlik,
-Çabuk sıkılma v.b.

TEDAVİSİ
Böyle bir sorunla karşı karşıya kalan birey öncelikle bir uzmandan yardım almalıdır. Soruna neden olan faktör tespit edilmeli ve öncelik bu durumun ortadan kaldırılmasına dayanmalıdır. Problem ilaçla tedavi edilebileceği gibi birtakım egzersizlerle de ortadan kaldırılabilir. Eğer sorunun üzerine düşülmezse, sorun ortadan kaldırılmazsa, bununla alakalı bir uzman desteği alınmazsa hayat standardınız düşecek demektir. Okul başarınızda gözle görülür bir azalma, arkadaş ve aile ilişkilerinizde bozulma, uyum sorunu v.b. birçok olumsuzluk bu problemin neticesi durumundadır.

Sağlıklı günler dileriz,

Alıntıdır





ALLAHIN selamı bereketi üzerinize olsun ey müslümanlar.

Tabiatta en nazlı çiçek kadındır daima nazlıdır hayırlı olan kadınlar salihalardır onlar iffetini korurlar güzelliklerinin tek sebebi nurlarıdır sabırlıdırlar yuvalarında sadık ve hoşgörülüdürler şimdi bakıyoruzda sadakat yok ahlak yok kurtuluşu böylemi aramak niyetindesiniz kadının hakları var elbetteki ama bir çiçek olmaktan çok diken gibi olmuşlar batıyorlar dil durmuyor tabiatta seyran etmeyi seviyorlar muhabbet arayışında gördükleri yerde muhabbete dalıyorlar oysaki hz fatıma öylemiydi hz hatice öylemiydi hz meryem öylemiydi onların fedakarlığını biliyormusunuz onlar sesleri alçak konuşur iffetle yürürlerdi babasının hakikatli kızı fatıma sahabenin nuru ışığı muhabbet aşığı ancak RABBİNE aşık olan fatıma ah şimdi iffetin adı kaybolmuş elbette var saf olanlar salihalar onlarda susmuş bekliyorlar ya yusufluk yusufluğa layık olanlar nerede erkeklerde düşmüşler dilber peşine olmaz böyle gönülle hak aranmaz gönlüne dolmasını istiyorsan nur nurların içinde gezeceksin gavurların içinde nur aramayacaksın modernlik adı altında dini yok etmeye çalışanlar sadece aldanır ve aldatırlar görüyormusunuz gençlerin halini kadınların çocukların erkeklerin halini bazı güzel huzurlu yuvalar hariç yuvalarda huzur varmı herkes mutsuz ve perişan bunun nedenini merak eden varmı ışık olmayan yerde elbette huzur olmaz kanaat yok nefsin iradesine geçmiş gönüller mutlu olurmu dünyanın düzelmesi için ey müslümanlar önce sizler kendinizi düzelteceksiniz zalimin zulmünün bitmesini istiyorsanız zulumden kendinize vazgeçeceksiniz ALLAH hayırlı bir yuva hayırlı bir dünya hayırlı bir beka nasip eylesin cümle müslümanlara sadıklıkta yarışanlara selam olsun…
Muhabbet bağının hakikat damlaları.

ALINTIDIR






Beyaz çikolata:
Beyaz çikolata, kakao yağı, şeker ve yağ benzeri karışımlardan oluşur. inanılmaz derecede yüksek kaloriye sahip olan bu çikolata çeşidinin yağ oranı da çok aşırı yüksektir. naturel kakao içermediği için herhangi bir antioksidan değeri de yok. Antioksidan sebebi ile zengin olan çikolata türü p oranında kakao içeren bitter çikolatadır ve en az yeşil çay kadar sağlığa faydalıdır.
Beyaz şarap:
Bir kadeh şarabın kalorisi markaya ve çeşidine göre yaklaşık şekilde 70 ile 270 kalori içinde değişir. şarap içmek istediğinizde tercihinizi daha düşük kalorili olan beyaz kuru üzüm şaraplarından yana kullanın.
Beyaz patates:
Patates, glisemik indeksi yüksek bir besindir ve tüketildiğinde kan şekerini hızlıca yükseltir. Kan şekerinizi dengede tutuğunuzda, metabolizmanız ve yağ yakımınız hızlanır, kilo vermeniz kolaylaşır.
Beyaz şeker:
şekerin vücuda kattığı hiç bir gıda değeri yoktur. üç gram şekerde yaklaşık şekilde 12 kalori bulunmaktadır. şeker, vücudumuzda aşırı çabuk işlenir ve hızlı kilo almamıza sebep olur. Canınız şeker tüketmek istediğinde, taze meyveler ve tam tahıllı gıdalar bu gibi naturel şeker içeren besinlere yönelebilirsiniz.
Beyaz ekmek:
Beyaz undan yapılmış ekmekler, yüksek oranda karbonhidrat ve Sodyum içerir. Bir dilim beyaz ekmekte yaklaşık şekilde 58 kalori bulunmakta ve içeriğinde Sağlıklı besinler bulunmamaktadır. öğünlerinizde beyaz Ekmek yerine, bir porsiyon haşlanmış tatlı patates tüketebilir ve sağlıklı besinlerin vücudunuza girmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Beyaz un:
Beyaz unlar, daha beyaz ve parlak olmaları için pek çok fazla kimyasal işlemden geçerler. Sağlığımıza faydası olmayan beyaz unlar, basit karbonhidrat içerirler ve çabuk acıkmanın yanı sıra hızlı kilo alımını kolaylaştırırlar.
Tuz:

gündelik beslenme programımız dahilinde bir miktar Tuz tüketiriz. lakin Tuzla ilgili problem, içeriğinde sodyum bulunan besinlere extra tuz eklemekle başlıyor. Sodyum, vücutta yüksek oranda Su tutar ve ödem oluşmasına neden olur.





Bahar depresyonu
Bahar aylarına girmemizle beraber dünyanın doğal yapısında olduğu gibi insanların da ruhsal yaşantılarında bir takım değişiklikler meydana geliyor. Türkiye Hastanesi doktorlarından Nöroloji ve Psikiyatri Uzmanı Akın Gürdil, ruhsal hayatımızın bu değişimlerden etkilendiğini ifade etti. Baharın gelmesiyle birlikte oluşan doğal değişimlere kişinin kendi özel hayatındaki sıkıntılarının da eklenebileceğini söyleyen Gürdil, tüm bunların birleşmesiyle insanlarınDepresyona yakalanabileceğini vurguladı.
İSTANBUL - Depresyonun tanımını yapan Gürdil, "Depresyon genel olarak kişiyi yaygın bir biçimde kuşatan keder, karamsarlık, ümitsizlik hissi ve yaşamdan zevk alamama hali olarak tanımlayabiliriz" dedi. Depresyonu yaşayan kişinin psikolojik yapısını da anlatan Gürdil, kişinin kendini üzgün, kederli, neşesiz, dertli ve çaresiz gibi tüm olumsuz duyguları yaşıyormuş gibi hissettiğini ifade etti.
Depresyon şikayeti ile gelen kişilere yapılan muayenelerde gördükleri bulguları anlatan Gürdil, kişinin enerji düzeyindeki düşüklük, bir konu üzerine yoğunlaşamama, iştah bozukluğu ilgi kaybı, karar vermede zorluk çekme, ajitasyon, kilo kaybı, aşırı hassasiyet gibi belirtilerle karşılaştıklarını belirtti. Gürdil ayrıca sorunun daha büyük boyutlarda olduğu vakalarda intihar etme düşüncesine rastladıklarını söyledi.
"Pek çok insan söylediğim belirtilerin farkında olsa dahi depresyonda olduğu gerçeğini kabul etmiyor" diyen Gürdil, bu kişilerin özel hayatlarında sıkıntılar yaşadıklarının altını çizdi. Depresyonun tedavi edilmediği takdirde daha korkutucu sonuçlara yol açabileceği konusunda uyarıda bulunan Gürdil, birçok intihar vakasının da tedavi edilmeyen depresyon vakalarından kaynaklandığını vurguladı.
"Depresyon tedavisinin birinci önceliğinin kişinin durumu kabullenerek bir uzmana başvurmasıdır" diyen Gürdil, yapılacak muayeneden sonra tedavi yönteminin belirleneceğini söyledi. Tedavilerde ana üzüntü kaynağını ortadan kaldırmayı ya da düzeltmeyi hedeflediklerini söyleyen Gürdil, hastayla konuşarak ve ilaçların yardımı ile tedaviye başlanıldığını ifade etti. Birçok insanın ilaçlar hakkında kötü düşünceye sahip olduğunu belirten Gürdil, "Düşünülenin aksine tedavide kullanılan ilaçların yan etkileri yok denecek kadar azdır ve alışkanlık yapmazlar" dedi.
GÜRDİL: "İLAÇ TEDAVİSİ YAVAŞ YAVAŞ KESİLMELİDİR"
İlaçların kullanılmaya başlandığı ilk haftada vücuda uyum sağladığının altını çizen Gürdil, 10 Gün içinde kişide rahatlama gözleneceğini ve ilaç kullanımının 3 Ay ila 1 yıl arasında olabileceğine dikkat çekti. "Kesinlikle tam tedavi prosedürü bitmeden ilaçlar kesilmemelidir. Aksi takdirde depresyon belirtileri yeniden görülebilir" diyen Gürdil, hastanın "iyiyim" dediğinde doktoru ile görüşmesi gerektiğini ve doktor kontrolünde ilaç kullanımının azaltılması ve kesilmesi gerektiğini vurguladı.(İHA)

EL VE TIRNAK BAKIMI

Ellerinizin üzerine az bir miktar arındırıcı sürün, masaj yaparak ovun ve iyice durulayın.Kremi uygularken cildinizin biraz nemli olmasında fayda var. Özellikle kuru cilt yapısına sahipseniz, uygulamayı haftada 1-2 defa tekrarlamanız yeterli olacak. Peeling uygulaması sonrasında, ölü derinin yok olduğunu, yeni ve daha sağlıklı bir cildin ortaya çıktığını göreceksiniz. Üstelik peeling sayesinde güneş lekelerinden ve ellerinizde oluşan kırışıklıklardan da kurtulabilirsiniz.

Bayanların çoğu tırnak etlerini almayı tercih eder, oysa tırnak etlerinin ihtiyaç duyduğu tek şey nemdir. İdeal olanı, tırnak etlerinizi tırnak eti giderici jellerin aplikatörü ile geriye doğru iterek masaj yapmanızdır.

Tırnaklarınızı güçlendirin

Kuru ve kırılgan tırnaklara sahipseniz tırnaklarınıız mutlaka tırnak koruyucusu kullanın. Böylece tırnaklarınız daha pürüzsüz ve esnek hale gelir.
Ellerinize nemlendirici sürün

Yumuşacık pamuk gibi eller için ellerinizi arındırdıp tırnak bakımınızı yaptıktan sonra mutlaka ellerinizi nemlendirin. Ellerimiz vucüdumuzun en çalışkan organları olduğu için sadece 1 kere nemlendirmek yeterli olmaz. Bu sebeple çantanızda bir el nemlendiricisi bulundurmanızı ve aklınıza geldikçe ellerinizi her yıkamadan sonra nemlendirmeniz çok önemli.



Uzman diyetisyen Selahattin Dönmez, yağ depolarını eriten mucize bir yeşil çay tarifi verdi. Tamamen doğal içerikli çayın tarifi;

Malzemeler

1 su bardağı demlenmiş yeşil çay
Birkaç dal taze nane
1 rulo kabuk tarçın
2 adet limon
750 ml su
Hazırlanışı

1 su bardağı demlenmiş yeşil çayı geniş bir sürahiye dökün. Dahas onra üzerine nane yaprağı, 1 adet rulo kabuk tarçın ve 2 adet limonun suyunu ekleyin. Son olarak 750 ml su ilave edin ve karıştırın.


Günde 3 bardak tüketilmesi önerilir.

TÜRKİYE COM DAN ALINTIDIR




Kalp ve damar cerrahisi uzmanlarından Dr. Cafer Abbasoğlu'na göre  en bilinçli ve en zahmetsiz tedavi yöntemi sklerosellüloterapi olduğunu söyledi. Bu yöntemle ile  selülit görüntüsünün ortadan kalkacağını belirten Abbasoğlu tedavinin sadece 20 dakika sürdüğünü belirtti.

Tedavinin içeriği hakkında bilgi veren Abbasoğlu, 'Tedavide öncelikle cilt yapısına göre seçilen sklerozan ile cilde göre tanımlanan hipertonik solüsyonlar karıştırılır. Daha sonra 20 dakika gibi kısa bir sürede bu karışımdan elde edilen köpük şeklindeki ilaçlar ince kılcal damar içine verilerek damarların büzüşme yapıp kapanmasını sağlar' dedi.

Özellikle üst baldırda ve kalça çevresinde damar içinden cilt altına ve damar çeperinden çevreye dağılan bir karışımı olduğuna değinen Abbasoğlu, bu ilaçla selülit kümelerinin etkilendiğini selülit görüntüsünü büyük ölçüde yok ettiğini vurguladı.

Bu tedavinin uzman hekimler tarafından tek seanslık işlem halinde yapıldığına dikkat çeken Abbasoğlu, komplikasyonsuz olması, uzun süreli diyet ve uygulamalara gerek duyulmaması gibi özellikleriyle son yıllarda selülit tedavileri arasından en çok tercih edilen tedavi olduğunu ifade etti.

Selülitin oluşma nedenlerini de açıklayan Dr. Abbasoğlu, yanlış beslenme, hormonal ve kalıtsal sebepler, kronik kabızlık, doğum kontrol hapı kullanımı, alkol tüketimi gibi problemlerin selülitin başlıca sebepleri olduğunu söyledi.


Selülitin her yaş grubunda çıkabileceğini özellikle vurgulayan Abbasoğlu, bol su içmek, düzenli spor yapmak, alkol ve sigara kullanmamak ve düzenli beslenerek (tuz, şeker ve kafeinden uzak durulmalı bol protein tüketilmeli) selülit oluşumunun engellenebileceğini 

TÜRKİYE COM DAN ALINTIDIR



Sivilce önleyici maske için gerekli malzemeler: 

4 yemek kaşığı maden suyu 

2 yemek kaşığı kil 

1 yemek kaşığı badem yağı 

Su 

Hazırlanışı: 2 yemek kaşığı kili bir karıştırma kabına dökün. Üzerine 1 yemek kaşığı badem yağı ilave edilin. Kil ve badem yağı karışımına, 4 yemek kaşığı kadar maden suyu ilave edin. Ardından yavaşça karıştırın.

Elde edilecek maske öncelikle sivilcelerin üstüne sürülür. Sonra tüm yüz hattına uygulanabilir. Göz çevresine çok yaklaşmamak gerekir. Dekolte ve sırt bölgelerine de sürülebilir. 

25 dakikaya kadar maskenin iyice emilmesini bekledikten sonra, soğuk suyla ciltten arındırılır. Gül suyu ya da maden suyuyla tonik uygulanır. Bu maskeyi kış aylarında haftada 2 kere, yaz aylarında da haftada bir kere uygulamak yeterlidir. 


mynetkadın.com  DAN ALINTIDIR



AĞDA UYGULAMASI
Ağda uygulamasını tamamladıktan sonra cilt üzerinde yapışıp kalan ağda parçalarını temizlemek için özel temizleme yağlarını kullanmayı tercih edin. Ağda sonrası tahriş olan cildin nemlendirilmesi, temizlenmesi ve kızarıklığının alınması gerekir.

Ağda yapılan bölgeye kesinlikle alkollü kozmetik ürünleri sürmeyin. Güneş banyosu ve solaryum ağda ile aynı güne denk gelirse ciltte lekelenmelere yol açabilir. Bu hususa dikkat edin. Ağda işleminden önce ve sonra (bir önceki ve bir sonraki gün) kesinlikle epilasyon yapmayın. Ayrıca ağda yaptığınız gün banyo yapmamaya özen gösterin çünkü açılan cilt gözenekleri enfeksiyon kapabilir




Bazen, zamanınız olmadığı için makyajınızı yetiştiremezsiniz. Zamanın kısıtlı olduğu durumlarda acil cilt bakımı yaparak çözüm sağlarsınız. İşte acil durumlarda pratik cilt bakımı;

Üç su bardağı soğuk suyun içerisine bir yemek kaşığı salatalık suyu ilave edin. Eğer salatalık suyu yoksa limon suyu veya portakal suyu da işinizi görecektir. Karışımı hazırladıktan sonra kompres havlusu yardımı ile yüzünüze üç – dört dakikalık kompres yapıp pratik cilt bakımınızı gerçekleştirebilirsiniz. Cilt bakımını yaptıktan sonra üzerine normal makyajınızı da yaparak hazır hale gelirsiniz.

Bu yöntemin haricinde bir yol daha bulunuyor. Yağlı sütü yüzünüze sürün. Sür kuruduktan sonra ılık suyla yıkayarak makyajınızı yapabilirsiniz.



Baharda cildinizin daha güzel ve sağlıklı olmasını ister misiniz? Kış ayının zor şartlarında deforme olan cildinizi güzelleştirmek ve canlandırmak için işte doğal bir maske: Çilekli Maske
İyi bir antioksidan olmasıyla bilinen çilek, antiaging etkiye sahiptir. Cildinizde canlılığını yitirmiş hücreleri onarmakla kalmaz, cildi pürüzsüz kılar.
Tarifi:
Yarım kase taze çilek
1 yemek kaşığı süt
1 yemek kaşığı pirinç unu
İyice yıkadığınız çilekleri karıştırma kabında ezin. Sütü ve pirinç ununu ezilen çileklere ekleyin ve homojen bir hale gelene kadar karıştırın.
Maskeyi yüzünüze sürmeden önce, cildinizi güzelce temizleyin. Arkasından yüzünüze maskeyi sürün. Maskeyi cildinizde 20 dakika beklettikten sonra ılık suyla yıkayın.Bu maskeyi haftada 2 kez uygulayabilirsiniz.




TATLI KRİZİNE KESİN ÇÖZÜM

Başıma hiç gelmedi diyen yalan söyler. Bazı zamanlar olur ki hepimiz tatlı krizi ile yüzleşmek zorunda kalırız. Bilindiği gibi seratonin ve endorfin adı verilen mutluluk hormanlarının salgılanmasına yardımcı olan en önemli şeyler arasındadır şeker. Bu yüzdendir mutsuz hissedilen anlarda çekmeceden gizlice ağza atılan şekerler ya da çikolatalar.

Eğer tatlı krizi ile karşı karşıyaysanız ilk dikkat etmeniz gereken şey dayanamıyorsanız az miktarda tüketmeye özen gösterin. Tatlı yedikten sonra bol su için. Başka şeylere odaklanmaya çalışın. Telefonla konuşun ya da kendinizi işe verin. Olmuyor mu? meyve yemeyi deneyin. Özellikle de elma... Üzerine tarçın dökün. Çikolata yemiş gibi hissedeceksiniz.

Yaptığınız diyette katı kurallı olmanız tabiki önemli ancak böylesi bir kriz esnasında biraz daha esnek olun çünkü o tatlıyı yemeden duramayacaksınız. İradenizi zorlamak yerine küçük bir ısırık ile bu savaşın kazananı siz olun.

Ara sıra da olsa kendinizi ödüllendirin. En sevdiğiniz tatlıdan küçük bir miktar yemek herşeyin sonu değildir. Yeter ki duracağınız noktayı bilin. Canınız her tatlı istediğinde aynı şeyleri yemek yerine farklı tatlar deneyin. Bu bazen elma olsun, bazen kuru kayısı...


Düzenli beslenirseniz emin olun yaşayacağınız krizlerin aralıkları git gide uzayacak ve zamanla tatlı krizinden kurtulmuş olacaksınız.



SELÜLİT GİDERİCİ İÇECEK

Deniz, güneş, kumsal sezonu açılınca bayanların aklına ilk gelen "ne olacak bu selülitlerle benim halim?" sorusu olur. Bütün bir kış tembellik yapıp yatınca yaza girişte bu korkuyu yaşamak kaçınılmaz oluyor.

Selülit hoş görünmeyen ama pek çok kadında varolan portakal kabuğu görünümüdür. Bu hoş olmayan görüntüyü genelde pareolarla kapatmayı tercih eden bayanlar aşağıdaki selülit giderici içecek tarifiyle özgürce bikini ve mayo girebilecek.

selülit giderici içecek

Yarım parmak taze zencefil

1 adet greyfurt

yarım ananas

1 demet maydonoz

2 adet kereviz sapı

Bütün bu malzemeleri teker teker katı meyve sıkacağında sıkın ve afiyetle için.

İşte yukardaki malzemelerle hazırladığınız mucize selülit içeceği ile tatilin tadını doyasıya çıkarabileceksiniz. 
FORUMDAŞ TAN ALINTIDIR









Her zaman güzel görünmek için doğal öneriler...
Yaz aylarında da büyüleyici ve bakımlı görünmek istiyorsanız; birkaç pratik yöntemle güzelliğinize güzellik katabilirsiniz. Önemli olan doğru ürünü bulmak ve kendinize vakit ayırmak
SAÇLARINIZI ARINDIRIN
Saçlarda kalan şampuan ve saç kremi; mat ve donuk bir görünüme yol açar. Bunu önlemek için saçlarınızı bol suyla iyice durulayın. İlk durulamadan sonra, 1 litre suyun içine yarım kahve fincanı elma sirkesi dökün ve saçlarınızı bununla durulayın. Böylece saçlarınız yağ ve şampuan kalıntılarından arınarak daha canlı bir görünüme kavuşur.
ÖLÜ DERİDEN KURTULUN
Öncelikle vücudunuzu; kese ya da banyo fırçasıyla ölü derilerden arındırın. Banyodan çıktıktan sonra hafif formüllü, yağsız bir nemlendirici sürün. Temizlenmiş ve nemli cilde uygulanan bronzlaştırıcı, daha etkili ve düzgün bir görünüm sağlar.
SİYAH NOKTALAR
Yarım paket yaş mayayı, iki tatlı kaşığı süt ve bir tatlı kaşığı balla karıştırıp yüzünüze sürün. 15 dakika bekleyip yıkayın. Gözeneklerinizi temizlemek için bir pamuğu; birkaç damla elma sirkesi ve suyla ıslatarak göz çevrenize değdirmeden yüzünüzü silin.
DAHA GERGİN BİR CİLT
Bu yöntemi alışkanlık haline getirdiğinizde; cildinizi, yerçekimine karşı koruma altına alabilirsiniz: Sabah ve akşam nemlendiricinizi yüzünüze masaj yaparak sürün. Yanaklarınızı ve elmacık kemiklerinizi, avucunuzun içine alarak şakaklarınıza doğru itin. Alın ve kaşlarınızı da aynı şekilde yukarıya doğru itin. Yüzünüzdeki gerginliği ve sıkılığı çok geçmeden fark edeceksiniz.
YAĞLI CİLTLERE ÖZEL
Yağlı ciltler için tasarlanmış, cildin parlamasını önleyen bakım ürünleri kullanın. Makyaj yaparken simli ve ışıltılı ürünlerden uzak durun. Mat ve kadifemsi bir görünüm sağlayacak pudra ve fondötenleri tercih edin. Mineralli fondötenleri deneyin. Gün içinde oluşan parlama ve yağlanma için yağ kurutucu pedler kullanın ya da peçeteyle cildinizdeki fazla yağı alın.
SİVİLCELER
Bir aspirini birkaç damla gül suyuyla eritip sivilcelerin üzerine sürün. 10-15 dakika bekledikten sonra yıkayın ve gül suyuyla silin. Aspirinin antibakteriyel ve gül suyunun yatıştırıcı özelliği, sivilcelerle savaşır.
DAHA BEYAZ DİŞLER
Diş fırçanızın üzerine biraz karbonat, tuz ve birkaç damla limon damlatıp dişlerinizi fırçalayın. Karbonat ve limon köpürerek dişlerinizin rengini açmaya yardımcı olurken, tuz da diş etlerinizi korur.
ŞİŞ GÖZLERE ÇARE VAR
Yorgun ve şiş gözleri rahatlatıp temizlemek için; bir pamuğu ılık çayla ıslatıp gözlerinizi silin. Daha etkili ve pratik bir çözüm için poşet çayları soğuduktan sonra gözlerinizin üzerinde beş dakika kadar bekletebilirsiniz.
TIKANAN GÖZENEKLER
Tıkanan gözenekleri buharla temizleyebilirsiniz. Kaynamış suyun içine ikişer damla lavanta ve nane yağı damlatın. Başınızı bir örtüyle örterek, buharı 8-10 dakika yüzünüze tutun. Sonra peeling yapın ve yüzünüzü soğuk suyla yıkayın veya buzla bir-iki dakika masaj yapın. Son olarak gül suyuyla da sildiniz mi, cildiniz pamuk gibi olacak.
SAÇ BOYASI LEKELERİ
Evde saç boyarken; saç diplerinizin etrafına, kulak çevrenize ve tırnaklarınıza vazelin sürerseniz leke oluşumunu önlersiniz.

Kaynak: Sabah



Koltuk altı ve bacak arası kararmalar


Ağda ya da epilasyon uygulamaları sonucunda birçok kadının koltuk altı ya da bacak arası bölgesinde kararmalar oluşur bu lekeler genellikle kilolu bayanlarda sürtünmeden dolayı meydana gelir. Bu lekelerin giderilmesi ile ilgili olarak bakın uzmanlar neler öneriyorlar, koltuk altındaki kararmalar ve esmer lekeler özellikle yaz aylarında kısa kollu veya kolsuz giysiler giyen bayanları oldukça sıkıntıya düşüren bir durumdur.

Koltuk altı kararmasının en büyük nedeni koltuk altlarının havasız kalmasıdır. Diğer nedenler ise aşırı sıcak ağda yapılması, tıraşlama ve cilde zarar veren deodorantların kullanılması koltuk altlarında kararmalara neden olur. Günümüzde kozmetik sanayi, koltuk altı kararmalarına iyi gelen kremler, pudralar ve deodorant benzeri bakım ürünlerini çıkartıyorlar ve kadınların bu sorunlarına çözüm buluyorlar. Koltuk altı kararmalar için doğal tedavi yöntemleri de mevcut. Koltuk altlarında meydana gelen bu kararmayı önlemek için evde yapacağınız karışımlarla çözüm bulmanız mümkün. Koltuk altı karamasını geçirmek için öncelikle kese yaparak ölü deriyi atmalısınız. Keseden sonra yapılması gereken doğal yöntemler şunlardır: 
Koltuk altı kararması için doğal maske tarifleri
1. Yöntem 
Malzemeler: 1 çay kaşığı vazelin, 1 çay kaşığı elma suyu,1 çay kaşığı limon suyu.
Uygulama: Malzemelerin tamamını karıştırdıktan sonra koltuk altına sürün ve kurumasını bekleyin. Kuruduktan sonra yıkayıp bebek pudrası sürün. Koltuk altındaki kararmalar zamanla geçecektir.
2.Yöntem
Malzemeler: 1 Tatlı kaşığı pirinç unu, 1 yemek kaşığı yoğurt,1 tatlı kaşığı sirke.
Uygulama: Tüm malzemeleri bir kap içerisinde iyice karıştırarak kararmanın olduğu bölgeye sürün ve 15 dakika bekleyin. 15 dakika sonra hafifçe ovalayarak ılık suyla durulayın. Limon suyu ile bölgeyi temizlemeniz yeterli olacaktır. Eğer daha etkili bir sonuç elde etmek istiyorsanız bebek pudrası kullanabilirsiniz. Bu işlemi haftada iki kere yapmanız yeterlidir.
3. Yöntem
Limon suyu, bal ve yoğurdun bir araya gelmesiyle oluşturduğu karışım mucizevi etki yaratıyor. Karışım sürüldükten sonra 20 dakika kadar beklenip sonra sürülen bölge iyice durulanıyor. Koltuk altında bulunan ve kötü kokular oluşmasına neden olan bakterileri yok ederek bir nevi doğal deodorant görevi görüyor. Aynı zamanda kararan derinin beyazlamasında etkili olan bu kürü istediğiniz zaman uygulayabilirsiniz.
Bacak arası kararması deniz sezonu başlaması ile beraber hanımların kabusu haline gelir. Ağda ya da epilasyon uygulamaları sonucunda bacak arası bölgesi kararır. Bazı kadınlar bacak araları karardığı için mayo giyemez. Aslında bunların çaresi bu lekeler oluşmadan önlemekten geçer. Fazla kilo alınmazsa sürtünme olmayacağı için bacak arası kararmaz. Ağda ya da epilasyon sonu kararan bacak arası,  havasız kaldığından ya da çok sıcak ağdadan deri yanarak koyu renk alır. Bu deriden kurtulmak için kese yaparak ölü deriyi atabilirsiniz. Keseden sonra taze siyah üzüm suyunu sürüp kuruyana kadar kalmasını bekleyin. Bacak arası kararmalarından kurtulmak için limon suyu sürülmesi de önerilir. Banyodan sonra düzenli olarak bebe pudrası sürülmesi öneriler arasındadır. Bu uygulamalarla rengin zamanla açıldığını görülmüştür.

Haftaya bir başka konuda görüşmek üzere hep sağlıklı güzel ve mutlu kalın.




Dünya . com dan alıntıdır






OKUYUN ÇOK FAYDALANACAKSINIZ
Karbonat ile elde edilen güzellik ve temizlik tüyoları...
Saçınızdaki kalın sprey tabakasını ve jöle artıklarını tamamen çıkarıp saçına derin bir nefes aldırmak için orta boy şampuanın içine bir çay kaşığı karbonat katıp karıştırın.
Günlük yüz temizleme kreminin içine yarım çay kaşığı karbonat karıştırıp nemli cilde 2-3 dakika masaj yaparak uygulayın. Sonra yüzünüzü iyice yıkayın. Cilt çok daha parlak ve canlı olacak. Eğer sivilce probleminden muzdaripseniz bu karışıma ezilmiş yarım asprin karıştırarak aynı işlemi tekrarlayın. Asprindeki salisilik asit sivilceleri yaratan bakterileri yerle bir edecek.
Dişlerinizi iki günde bir karbonatla fırçalayın ve fırçaladıktan sonra ağzınızı iyice çalkalayın. Evet tadı mükemmel değil ama değer.
Bir kase ılık suyun içine bir çay kaşığı karbonat koyun ve ellerinizi bu suda 15 dakika bekletin. Tırnak diplerindeki etler yumuşacık olacak. Özellikle manikürden uzak duran baylar ve bayanlar için çok faydalı.
Evinizdeki halıları süpürseniz de silseniz de zamanla kokmaya başlar. Halı yıkamacılara verdiğiniz halı bilin ki en kötü kimyasal deterjanla yerlerde araba yıkanır gibi yıkanmaktadır. Oysa kokuyu çıkarmak için şunu yapabilirsiniz. Bir iki avuç karbonatı halının her tarafına serpin ve 1–2 saat bekledikten sonra elektrik süpürgesi ile iyice süpürün. Halınızdaki o kötü kokudan eser kalmayacaktır.
Buzdolabınızdaki kokuyla baş edemiyorsunuz. Bütün yiyecekleri dışarı çıkar sil süpür kurula vs. uğraşmak istemiyorsanız bir kâse karbonatı buzdolabının bir köşesine koyun. 4-5 günde bir karıştırın. Kötü kokuların gittiğini göreceksiniz. Ayrıca dolapta sakladığınız meyve sebzeler üzerinde koruyucu bir etkisi olacaktır karbonatın.
Halı koltuk elbise üzerine yağ mı damladı? Panik yapıp deterjana saldırmayın! Çünkü deterjan leke olan bölgenin rengini açıp renk dokusunu bozacaktır. Bunun yerine yağ lekesinin üzerine karbonat dökün ve üzerini hafifçe ıslayın. 1–2 saat bekledikten sonra silin. Yağ lekesinden eser kalmayacaktır. Zira suyla birleşen karbonat yağları söküp atan doğal bir sabun haline gelir.
Mutfak tezgâhınızın mermerlerini ve fayanslarını limonlu karbonat ile ovun ve durulayın. En güzel temizleyicidir. Kimyasal deterjan kalıntısı kalmadığı için üzerine meyve- sebzelerinizi, ekmeğinizi rahatlıkla koyabilirsiniz.
Ayrıca tıkanan lavabolarınızı açmak için bir su bardağı karbonatı lavaboya dökün. Üzerine 1 bardak sirke ilave edip 2 litre kaynar suyu lavaboya boşaltın. Tıkanan lavabo açılacaktır.
Kirli lavabolarınız için krem deterjanlar yerine limon ve karbonat kullanın. Lavaboya karbonat döküp limonla ovun. Hem kirlerin kaybolduğunu hem de parladığını göreceksiniz.
Dibi tutan tava ve tencerelerinize akşamdan karbonat döküp sıcak su ilave edin. Sabah temizlerken zorlanmayacaksınız.
Paslanabilecek eşyalarınızı karbonatla ovarsanız paslanmasını engellemiş olursunuz.
Porselen gibi kararan eşyalarınız varsa limonlu karbonat ile ovun. Rengi açılacaktır. Aynı şekilde gümüş eşyalarınızı suyla macun haline getirdiğiniz karbonat ile ovarsanız, rengi açılıp parlayacaktır.
Elbise dolabınızda rutubet ve küf kokusu varsa ve naftalin kokusunu da sevmiyorsanız dolabınızı bir köşesinde ağzı açık şekilde kavanozda karbonat bulundurun.
Banyo duşa kabin camlarını karbonat ile silip durulayın. Duş alırken daha rahat nefes alacaksınız.
Banyo terlikleriniz ister tahta ister plastik olsun üzerine karbonat dökün ve öyle duş alın. Hem terlikleriniz hem de ayaklarınız rahat edecek. Bu yolla tahta takunyalarınızın ömrü uzayacağı gibi kimyasal temizleyiciler, cildinizden uzak tutmuş olacaksınız.
Çamaşır makinesinde kullandığınız deterjan miktarını yarı yarıya azaltıp gerisini karbonat ile tamamlayın. Çamaşırlarınız daha temiz ve kimyasal artıklardan uzak kalmış olacaktır.

Sonuç olarak; sirke limon ve karbonat evinizde sadece mideniz için değil her türlü temizlikte ve pratikte kullanabileceğiniz doğal ürünlerdir. Mümkün olduğunca bu ürünleri kullanmaya özen göstermeniz; hem çocuklarınızın ve sizin sağlığınız için hem de yaşanabilir nefes alan bir ev açısından önemlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder